İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın, belediyede planlanan işten çıkarmalara ilişkin yaptığı açıklamalara Belediye-İş Sendikası sert bir yanıt verdi. Sendika, işçi alım ve çıkarım süreçlerinde yetkileri olmadığını belirterek, gerçekleştirilen Toplu İş Sözleşmesi’nin Tugay’ın bilgisi dahilinde ve yasal çerçevelerde imzalandığını vurguladı. Belediye-İş, üyelerinin haklarını koruyacaklarını ve süreci sıkı bir şekilde izleyeceklerini ifade etti.
İşçilerin tüm sorumluluğunu sendikamıza yüklemek mantıksızdır
Belediye-İş Sendikası’nın yaptığı açıklamada şunlar belirtildi:
“İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Cemil Tugay, bugün düzenlediği basın toplantısında, danışmanlarının hatalı yönlendirmeleri sonucunda sendika üyelerinden binden fazlasının işten çıkarılacağını duyurdu. Sayın Tugay, aynı zamanda işten çıkarılacak işçilerin sorumluluğunun da sendikamıza ait olduğunu iddia etti. Ancak, Belediye-İş Sendikası’nın, İzmir Büyükşehir Belediyesinin yönetiminde, bütçesinde, harcamalarında, işçi alımında ve işçi çıkarımında hiçbir yetkisi bulunmamaktadır. Bununla birlikte, işten çıkarılacak işçilerin tüm sorumluluğunun sendikamıza yüklenmesi akıl, mantık, hukuk ve bilim açısından kabul edilemez.
Sendika, üyelerini korumakla kalmayıp iş yerini de koruma konusunda özen göstermiştir
Hayat pahalılığının alıp başını gittiği, gıda enflasyonunun yüzde 100’ü aştığı, en düşük ev kirasının 25 bin TL’ye çıktığı günümüzde, eğer Belediye-İş Sendikası’na herhangi bir sorumluluk düşecekse, bu da üyelerinin hak ve menfaatlerini koruyacak bir sözleşme imza atmış olmasıdır. Üstelik, bu sözleşmeye imza atılması öncesinde Sayın Tugay’ın bilgisi ve işveren sendikasının onayı alınmıştır. Belediye-İş Sendikası, temsil ettiği üyelerinin haklarını tutarlı bir şekilde savunmuş ve sosyal demokrat bir anlayış tarafından eleştirilmesi bu yüzden şaşırtıcıdır. Toplu sözleşmeye dair kamuoyuna ve basına yansıyan rakamlar, gerçeği yansıtmamaktadır. Belediye-İş, üyelerine ilişkin sorumluluklarını yerine getirirken, belediyenin mali durumunu tehlikeye atacak bir sorumsuzluk göstermemiş; aksine, üyelerini korumanın yanı sıra iş yerini de koruma gayretinde olmuştur.
İşçinin aldığı ücreti eleştirip bunu suç işlemiş gibi göstermek etik değil
İzmir’de uzun yıllardır, imzalanan toplu sözleşmelerle elde edilen sendikal haklar sayesinde, bir işçinin aldığı ücreti fazla görüp bunu halk önünde bir suç gibi gösterme çabası etik değildir. Belediye emekçileri, müteahhitler gibi fiyat artışlarına karşı ek haklarla kendilerini savunamazken, ticari işletme sahipleri gibi fiyatlar yükseldikçe malzeme ücretlerine zam yaparak enflasyona karşı korunamamaktadır. Belediye emekçilerinin ücret artışları, 2 yıllığına imzalanan toplu sözleşmelerde TÜİK’in yanlış enflasyon verileriyle belirlenmektedir.
Belediye-İş Sendikası, toplu sözleşmenin arkasındadır
Tüm bu gerçekler ortadayken, “eşit işe eşit ücret” diyenlerin “biz alamıyorsak onlar da almasın” deme yaklaşımı ne kadar etikse, belediye işçilerinin “bu kadar ücret nasıl alınır” demesi de aynı çukurda yüzmektir. Çünkü her iki durum da yoksullukta eşitliği savunan bir anlayışı temsil etmektedir. Belediye emekçisi, beşli onlu çetelerin hırsızlıkları sonucunda yaşanan yoksulluğun sorumlusudur, aynı zamanda iktidarın muhalefeti ile hukuksuz ve mali baskı uygulanmasının da sorumlusu değildir. Bugün sendikamız Belediye-İş, üyelerinin haklarını koruduğu, usulüne uygun ve Sayın Tugay’ın bilgisi dahilinde bir toplu sözleşme imzaladığı halde kamuoyu nezdinde linç edilmeye çalışılmaktadır. Belediye-İş Sendikası, toplu sözleşmede attığı imzanın arkasındadır; haksız ve hukuksuz bir şekilde işten atılmak istenen üyelerinin her zaman yanında olacak ve bu durumu sürdürmeye devam edecektir.”
