reklam
reklam
DOLAR39,7257% 0.16
EURO45,8826% 0.2
STERLIN53,5046% 0.1
FRANG48,5178% -0.02
ALTIN4.297,26% 0,14
BITCOIN103.801,02-1.986
reklam

DEM Parti İzmir’den Mülteciler Günü Mesajı: Sınırları Değil, İnsanlığı Savunalım

Yayınlanma Tarihi : Google News
DEM Parti İzmir’den Mülteciler Günü Mesajı: Sınırları Değil, İnsanlığı Savunalım
reklam

Dünya Mülteciler Günü nedeniyle DEM Parti İzmir İl Örgütü tarafından yayımlanan mesajda, savaşlar, zorunlu göçler ve mülteci krizlerine vurgu yapılarak barış, adalet ve demokrasi temaları öne çıkarıldı. Açıklamada, her bireyin onurlu bir yaşam hakkına sahip olduğu vurgulanacak şekilde, mültecilere yönelik ayrımcılığa ve hak ihlallerine karşı ortak mücadele çağrısı yapıldı.

Yapılan yazılı açıklama şu ifadeleri içeriyor:

“Bugün, savaşlar, işgaller, yoksulluk, ekolojik yıkım, cinsiyet eşitsizliği ve devlet şiddeti nedeniyle milyonlarca insanın zorla yerinden edilmesinin yarattığı büyük insanlık trajedisinin görünür kılınma günüdür. Bugün, sınırların değil, yaşamın kutsallığını; ayrımcılığın değil, birlikte yaşamın olanaklarını konuşma günüdür.

Küresel kapitalist sistem, halklara yalnızca ölüm, zorunlu göç ve yıkım vaat etmektedir. Yerinden edilmenin esas nedeni savaş değil, savaşı üreten sistemdir. Bugün dünyada 120 milyondan fazla insan yerinden edilmişse, bu ulus-devletçi tahakkümün, sömürgeci sınırların ve erk-odaklı siyasetin bir sonucudur.

Özellikle Ortadoğu’da bu gerçek daha çıplak bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Emperyalist müdahalelerle parçalanmış bu kadim coğrafyada halklar; kimlikleri, dilleri, inançları ve cinsiyetleri nedeniyle göçe zorlanmakta; kadınlar ve çocuklar, bu zorunlu göçlerin en ağır yükünü taşımaktadır. Mültecilik günümüzde; yalnızca mekânsal bir yer değiştirme değil, aynı zamanda bedensel, kültürel, sosyal ve politik bir parçalanmadır.

Türkiye, bir yandan mülteci emeğini sömüren, diğer yandan onları iç siyasette günah keçisi ilan eden bir politik hattı yıllardır sürdürmektedir. Göçmen karşıtlığı, iktidarın krizlerini gizlemenin bir aracı haline gelirken, mülteci düşmanlığı sistematik bir devlet politikası olarak şekillenmiştir. Oysa göz ardı edilmemesi gereken bir gerçek var: Mülteciler bir kriz değil; bu düzenin mağdurlarıdır. Kimse, evini, yurdunu keyfi olarak terk etmez.

Bizler, DEM Parti olarak; sınırların değil halkların kardeşliğini, baskının değil özgürlüğün, tekçi devlet yapılarının değil, çoğulcu ve katılımcı toplumların inşasını savunuyoruz. Bu savunumuz sadece insani bir duruş değil; aynı zamanda siyasal ve tarihsel bir sorumluluğun gereğidir.

Bu sorumluluk, Sayın Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği demokratik konfederalizm perspektifiyle şekillenir. Demokratik konfederalizm, halkların doğrudan örgütlendiği, devlet dışı alternatif toplumsal modellerle yaşamı birlikte inşa ettiği, kimliklerin eşit, kadınların özgür ve doğanın korunarak esas alındığı bir paradigma sunar. Ulus-devletçi sınırlar yerine, demokratik toplumun ağlarını ören bir anlayıştır.

Bu model; hem savaşların hem de zorunlu göçlerin kalıcı çözüm adresidir. Bu nedenle mülteciliğe verilecek en güçlü yanıt, savaşsız bir yaşamı, demokratik siyaseti ve yerinden edilmeyen bir toplumun mümkün kılınmasıdır.

Bugün bir kez daha yüksek sesle ifade ediyoruz:

  • Mültecilik bir kader değil, bu düzenin sonucudur.
  • Çözüm, sınırların militarize edilmesinde değil; demokratik toplumların inşasındadır.
  • Barış, halkların hakikatle yüzleşerek kuracağı yeni yaşamdır.
  • Hiçbir insan, hiçbir çocuk, hiçbir kadın göç yollarında yalnız bırakılmamalıdır.

DEM Parti olarak, mülteciliğin değil; onu üreten politik düzenin karşısındayız. Sınırsız bir adalet, kadın özgürlükçü bir barış ve halkların demokratik birlikteliği için mücadele etmeye devam edeceğiz.

Çünkü barış bir hayal değil; örgütlü halkların hakikatidir.

Çünkü göç değil, sürgün değil; kalıcı özgürlük haktır.

Çünkü bu dünyada herkesin yeri vardır.
DEM Parti İzmir İl Örgütü

reklam

YORUM YAP