reklam
reklam
DOLAR40,5864% 0.02
EURO46,3727% -1.15
STERLIN53,8112% -0.79
FRANG49,8360% -1.02
ALTIN4.267,18% -1,68
BITCOIN117.009,84-0.141
reklam

İzmir, İşçi Ölümlerinde Üçüncü Sırada: 'Can Güvenlikleri Yok!'

Yayınlanma Tarihi : Google News
İzmir, İşçi Ölümlerinde Üçüncü Sırada: 'Can Güvenlikleri Yok!'
reklam

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi'nin yayımladığı 'Genç İşçiler İş Cinayetleri Raporu', dikkat çekici verilere yer verdi. 2013-2024 yılları arasında toplam 2 bin 664 işçi yaşamını yitirdi. Rapora göre, yaşamını yitiren genç işçilerin çoğunluğu inşaat sektöründe çalıştığı görülüyor. Ayrıca, son dönemde orman yangınlarını söndürmek için mücadele veren orman ve tarım işçileri de bu istatistikte ikinci sırada yer aldı.

İşçiler arasındaki ölüm sebeplerinde servis kazaları en üst sırada yer alırken, onu yüksekten düşme, ezilme ve göçük gibi durumlar izliyor. Genç işçi ölümleri açısından İzmir, 108 ölümle üçüncü sırada bulunuyor. 2025 Haziran ayında İzmir'de 5 işçi hayatını kaybetti. İzmir'deki işçi ölümleri genellikle sanayi, inşaat, tarım, turizm ve hizmet sektörlerinde gerçekleşiyor. Şehir, ayrıca iş arayan birçok insanın göç ettiği bir merkez konumunda.

“İşveren de Sorumlu”

Rapor hakkında görüş bildiren Türk-İş Ege Bölge Temsilcisi Hayrettin Çakmak, özellikle inşaat sektöründeki ölümlere dikkat çekti. En fazla işçi ölümünün inşaat sektöründe olmasının nedenini, sektördeki sendikal örgütlülüğün zayıf olmasına bağlıyor. Çakmak, “İşçilerin iş ekipmanlarını tamamlamayan işverenler de sorumlu.” dedi.

Artık tek katlı binaların inşa edilmediğine değinen Çakmak, “Çok katlı binalar yapıyoruz. İnşaatlarda çalışan işçilerin güvenliği acilen sağlanmalı. Bu işçilerin liyakatli, örgütlü ve sendikalı olmaları gerekiyor ki biz onları koruyup takip edebilelim. Ancak şantiye şefleri sadece inşaatın eksiklerini kontrol ediyor, işçileri göz ardı ediyor. İşçi, parayı kazandıran ama can güvenliği olmayan bir varlık. Özellikle yüksek binalarda çalışan işçilerin can güvenliği yok. İşçilerin sendikalı olması ve gerekli önlemlerin derhal alınması şart.” şeklinde konuştu.

“Üstü Kapatılıyor”

22 yıldır turizm sektöründe görev alan Türkiye İşçi Partisi Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Yunus Başaran, İSİG verilerinin, turizmin görünüşte risksiz bir alan olmasına rağmen ne kadar güvencesiz olduğunu gözler önüne serdi.

Başaran, “Turizmdeki rakamlar aslında çok daha fazla. Çoğu iş kazası olarak kaydedilmediği ve üstü kapatıldığı için bu kadar düşük görünüyor. Önleyici tedbirlerin alınmaması sonucunda meydana gelen kazalardan ötürü ölümler yaşanıyor. Özellikle otel ve restoranlarda çalışan işçilerin ulaşım sırasında meydana gelen servis kazaları sıkça görülüyor.” ifadesini kullandı.

Sektörlerindeki sıcaklık nedeniyle beyin kanaması, tansiyon yükselmesi ve kalp krizi gibi ölüm sebeplerine de vurgu yapan Başaran, “Turizmde en sık karşılaşılan ölüm nedenleri bunlar. Hem turizm bölgeleri oldukça sıcak hem de çalışma saatleri uzun. Hiç kimse kanunlara uygun çalışmıyor. Bu durum işçilerin üzerinde büyük bir yük oluşturuyor.” dedi.

“Çalışma Saatleri Uzun, İzin Yok!”

Turizmde hafta tatili için gereken sürenin 6 günden 10 güne çıkarılmasını da değerlendiren Başaran, “Hafta tatili ile ilgili yasa iş kanununa aykırı. Ara kanunla iş kanunu çelişiyor. Bu nedenle emekçilerden imza almaya çalışıyorlar. Bunu imzalamayanları doğrudan işten çıkaramazlar, fakat çeşitli bahanelerle işten çıkarma olabiliyor. İnsanlar işsizlik korkusuyla imza atmak zorunda kalıyor.” açıklamasında bulundu.

Turizm sektörünün mevsimsel ve dönemsel bir yapıya sahip olduğunu ve bu nedenle birçok çalışanın tazminat hakkının bulunmadığını ifade eden Başaran, “Sendika oranı çok düşük. Var olan sendikalar da yeterince mücadele etmiyor. Biz turizm emekçilerine bu belgeleri imzalamamalarını tavsiye ediyoruz. Çünkü bu, hem kanuna aykırı hem de insani değil. Böyle bir saldırının başlangıcı olarak görülebilir ve bu sadece turizm çalışanlarıyla kalmayacak. Eğer başarılı olurlarsa, başka iş kollarında da uygulamaya geçebilirler.” şeklinde konuştu.

reklam

YORUM YAP