reklam
reklam
DOLAR40,9411% 0.09
EURO47,9607% 0.44
STERLIN55,5803% 0.24
FRANG50,7702% 0.24
ALTIN4.383,41% 0,12
BITCOIN117.445,70-0.366
reklam

Egeşehir Yapı'da Kritik İstifa: Ömür Özdil Görevden Ayrıldı

Yayınlanma Tarihi : Google News
Egeşehir Yapı'da Kritik İstifa: Ömür Özdil Görevden Ayrıldı
reklam

Egeşehir Yapı Genel Müdür Yardımcısı Ömür Özdil’in görevinden istifa ettiği bilgisi alındı.

{siteDomain} Genel Yayın Yönetmeni Ümit Kartal, daha önce Ömür Özdil'i şu şekilde eleştirmişti:

“Kentsel dönüşümün yeni liderleri… Tam anlamıyla “yazsam olmuyor, yazmasam olmaz” bir durum. Ardından “sen kişiselleştiriyorsun” diyenler çıkıyor. İşte size “kişiselleştirme” örneği!

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin şikayeti sonucu Türkiye’ye örnek gösterilen, Erdoğan’ın “TOKİ ile mi yarışacaksınız!” diyerek tepki gösterdiği, müteahhitlerin başından beri karşı çıktığı Halk Konut projesinin öncüleri hapse atılırken, yüzlerce kooperatif üyesi projenin durdurulması nedeniyle mağdur durumda.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın Halk Konut’a alternatif olarak düşündüğü Egeşehir Yapı Planlama Müşavirlik ve Teknoloji A.Ş’nin Genel Müdürü Süleyman Ekinci (Malatya Millet Bahçesi müteahhidi) ile Genel Müdür Yardımcısı Ömür Özdil (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı eski İzmir İl Müdürü) dikkat çekiyor.

Peki CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, 22 Temmuz 2023’te Ömür Özdil için neler söylemişti?

Anlaşılan Cemil Bey, geçen haftaki EgedeSonsöz yayınımızda “Kentsel dönüşümü tabii ki TOKİ ile yapacağım, başka bir yolu mu var?” demek için boşuna konuşmamış!

Kartal'ın bir diğer açıklaması da şu şekilde:

“Cemil Tugay’ın Egeşehir Yapı Genel Müdür Yardımcısı olarak atadığı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı eski İzmir İl Müdürü Ömür Özdil’in Muğla’da da ‘çevreci’ eylemleri meşhur… Buyurun buradan yakın.”

Tutuklu bulunan eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Kentsel Dönüşüm – III Mağduriyetler: Sürecin Teknik Boyutu” başlıklı paylaşımında Ömür Özdil ile ilgili şunları ifade etti:

“KENTSEL DÖNÜŞÜM – III MAĞDURİYETLER: SÜRECİN TEKNİK BOYUTU

Bugünkü günlüğümü tutuklu bulunduğum dolandırıcılık suçlamasının müşteki (şikayetçi) ve mağdurlarına yazıyorum. Kentsel dönüşüm süreçlerinin teknik durumunu anlatacağım.

Öncelikle büyük umutlar ve heyecanla başlattığımız kentsel dönüşüm projelerinin durdurulmuş olmasından dolayı son derece üzgünüm. Yaşanan hayal kırıklıkları ve mağduriyetlerin asla hak edilmediğini biliyorum.

Ancak geçen iki günde yazdığım gibi; asla sizleri aldatma veya buradan bir menfaat temin etme niyetim olmadı. Tam tersine, bu süreçleri başlatma niyetim, kilitlenmiş ve kangren olmuş bir süreci en şeffaf ve katılımcı bir şekilde başlatmak, müteahhit karını ortadan kaldırarak hem hak sahiplerini, hem de kooperatif üyelerini ev sahibi yapmaktı.

Elbette sorunsuz geçen bir süreç olmadı ancak en büyük sorun, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kooperatiflerle yapılan sözleşmeleri tek taraflı feshettiğini bildirmesi ile yaşandı.

Burada; CHP’liler CHP’lilerle çatışıyor manşeti atmak veya halef-selef kavgası gibi değerlendirmeye çalışanlara ilk olarak bu tespitimin bir husumet değil, tamamen objektif bir değerlendirme olduğunu belirtmek isterim.

Çünkü konu, CHP içi bir uyuşmazlık olmanın ötesinde, iktidarın kentsel dönüşüm veya toplu konut üretimi için izlediği işveren ve müteahhit yanlısı siyasi tercihlerinin tek geçerli yol olarak sunulması ve halkçı, şeffaf, rantı ortadan kaldıran bir kentsel dönüşüm modelinin boğulmasıdır.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin fesih gerekçesi olarak gösterdiği yazı, 2023 Temmuz ayında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğü tarafından İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yazılan yazıdır. (Yazıda imzası bulunan ilgili İl Müdürü, görev sürem verilmesinin ardından İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı EGEŞEHİR’de genel müdür yardımcısı olarak atanmıştır.) İl Müdürlüğü tarafından gönderilen yazıda hukukî dayanağı olmayan yorumlarla inşaatların durdurulması talep edilmiştir.

İnşaatların durdurulması ancak ve ancak Mahkeme kararı ile olabilir. Zira taraflarca imzalanmış bir sözleşme ve bunlara bağlı devam eden inşaatlar bulunduğu için herhangi bir yetkisi olmayan Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün yazısı ile inşaatların durdurulması, kooperatif üyelerinin mağdur olmasından başka bir sonuç doğurmamıştır.

İzmir Büyükşehir Belediyesi Hukuk Müşavirliği’ne bu yazı ile ilgili görüş sorduğumda “yasal ve teknik kontroller yapılarak inşaatlara devam edilmesinde hukuki bir engel olmadığına” dair cevap verilmiştir. Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu İhale Hukuku uzmanı Dr. Eren Toprak’tan ayrıca alınan hukuki görüş, devam edilmesinde hukuki bir problem olmadığı kanaatini pekiştirmiştir. Bu nedenle inşaatlara devam edilmiştir.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İzmir İl Müdürlüğü gibi birçok Bakanlığın ildeki müdürlükleri, Büyükşehir Belediyesine yazı gönderebilir, bir işin yapılmasını veya yapılmamasını talep edebilir. Ancak bu kurumların, Büyükşehir Belediyesi üzerinde bir hiyerarşik üstünlüğü olmadığı gibi yaptırım yetkisi de bulunmamaktadır.

Dolayısıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kendi kurumunun hukuki görüşü ortadayken, İl Müdürlüğünün görüşüne dayanarak tek taraflı fesih talebinde bulunması yanlıştır. Bu, o kadar büyük bir hatadır ki, ortaya çıkan karmaşa ve hak arama süreçleri belki uzun yıllara yayılacaktır. Hem İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni, hem de mağduriyet yaşayan kooperatif ortaklarını memnun etmeyecek bir hukuki karmaşaya dönüşme potansiyelini taşımaktadır.

Sonuç olarak, kuyuya atılan taşı çıkartmak hiç de kolay olmayacaktır.

Bu taşın bir başka büyük tahribatı da kentsel dönüşüm sahalarındaki hak sahipleri için meydana gelmiştir.

Kentsel dönüşüm alanlarında, özellikle Uzundere 3. ve 4. etaplarda hak sahiplerinin 15 yıla uzanan mağduriyetleri bulunmaktadır.

Tapularını 15 yıl önce İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne devreden, evleri yıkılan hak sahipleri; hem aldıkları 12.000 lira kira desteğinin yetersizliği nedeniyle, hem de kendilerine taahhüt edilen konutların henüz yapılmamış olması nedenleriyle büyük mağduriyetler yaşamaktadırlar.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, hem kooperatif mağdurlarının sorunlarına hem de hak sahiplerinin mağduriyetlerine çözüm bulmak, hak sahiplerinin yeni evlerinin anahtarlarını kendilerine teslim etmek zorundadır.

Bunları mevcut belediye başkanı ile ilgili hissettiğim duygu ve düşüncelerden yazmadığımı bir kez daha belirtmek isterim. Sorunun çözümü için birçok kişi çaba sarf ediyor. Çözüm önerilerinden bana makul gelen iki tanesini naçizane burada sunmak istiyorum.

  1. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu 9. maddesi gereğince “Kamu ve özel hukuk tüzel kişileri, amaçları bakımından ilgilendikleri kooperatiflerin kuruluşlarına yardımcı olabilir, önderlik edebilir ve ortak olabilirler.” Bu çerçevede İZBETON şirketinin kooperatiflere ortak olması ve süreçlerin bu yöntemle devam etmesi mümkündür.
  2. İZBETON ile kooperatiflerin adi ortaklık kurması da bir seçenek olarak değerlendirilebilir.

Değerli mağdurlar;

İzmir Büyükşehir Belediyesi, İZBETON şirketi ve kooperatiflerin, yöneticileri değişse de kurumsal olarak varlıklarını koruyacaklarını bilmenizi isterim. Meclis kararları ve protokoller, mevcutlıklarını sürdürmektedir. Bu nedenle yukarıda belirtilen öneriler doğrultusunda veya başka bir model ile mutlaka süreçler devam ettirilmeli ve kooperatif üyelerinin mağduriyetleri giderilmelidir.

Elbette, 1.5 yıl boyunca inşaatların durdurulmuş olmasının büyük maliyetler getireceğini ve kaybedilen güven duygusunu tekrar kazanmanın zor olduğunu biliyorum.

Ancak zararın nereden döneceği önemli ve süreçleri devam ettirmekten başka bir çare yok. Moralimizi bozmadan, mücadeleye devam ederek en uygun çözümleri bulabilir ve mağduriyetleri bir miktar hafifletebiliriz.

Son olarak şunu belirtmek isterim ki, büyük bir inanış, heyecan ve umutla çıktığımız bu yolda ne aldatmak ne de menfaat temin etmek aklımdan geçmedi.

15 yıllık belediye başkanlığım boyunca dev bütçeler yönettim, defalarca denetimlerden geçtim, soruşturuldum. Tüm bu soruşturmaların hiçbirisinde aldatmaca ya da menfaat temini konusunda tek bir kusur tespit edilmedi.

Gerçi 45 yıl içinde yargılandığım 286 sayfalık bu iddianamede de “kişisel menfaat tespit edilememiştir.” yazıyor ama tutukluluğum devam ediyor.

Hukuken haklı olduğumu ve diğer tutuklu arkadaşlarımın masumiyetini mahkemede kanıtlamak zorundayız.

Hakikatin zorluğunu biliyorum ama sonunda kazanacaktır.

Vicdanınıza bu lekenin hak etmediğim bir yük olduğunu düşündüğüm için bu yazıyı yazdım. Umarım kendimi ifade edebilmişimdir. Umarım, eksik ya da kusurlu olsam bile “kasıt” bakımından bu yük, vicdanlarınızdaki ağırlığını kaybeder.

Sağlıcakla kalın!

İzmir 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu / Buca – Kırklar Koğuş B/63

reklam

YORUM YAP