

TÜRK-İŞ 3. Bölge Temsilcisi Hayrettin Çakmak, basın mensuplarıyla bir araya gelerek son bir yılı değerlendirdi. Çakmak, sabah saatlerinde Balçova’da karakola yapılan saldırıda şehit düşen polis memurlarına Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileyerek konuşmasına başladı. Başkan Çakmak, İzmir’de ve bölgede süregelen grevler hakkında bilgi verdi. Temel Conta'da 274 gündür, Digel Tekstil'de ise 232 gündür devam eden grevlerin hâlâ çözüme kavuşmadığını ifade ederek, “4 yıldır görevimizin başındayız. Tüm sendikalarımızın toplu sözleşme yılı olması sebebiyle yoğun bir dönem geçirdik. Sürekli sahadaydık. Bölgemizde birçok grev ve direniş yaşandı. Olumlu sonuçlandığı grevlerimiz var, ama hâlâ sonuç alamadığımız grevler de mevcut. Bu süreçte işçi sınıfının sorunlarıyla ilgili 22 basın açıklaması yaptık, 26 geniş kapsamlı toplantı gerçekleştirdik. Kamu kuruluşlarını 11 kez bire bir ziyaret ettim ve 7 şubemizin genel kurulunu yaptık. Ayrıca 10 televizyon programına katıldım ve 6 kez İzmir başkanlar kurulu toplantısını gerçekleştirdik. Temel Conta ve Digel Tekstil’deki grev süreci devam ediyor” dedi.
İzmir’de işçi sınıfı gerçekten yandı
İzmir genelinde işçi sınıfının zor bir dönemden geçtiğini vurgulayan Çakmak, “Bu yaz bizim için çok sıcak geçti. Hem doğanın ateşiyle hem de yöneticilerin ateşiyle yandık. Bu sene işçi sınıfı olarak İzmir’de gerçekten yandık. Bizi yönetenlerden şikâyetçiyiz. Bize sahip çıkmalılar ki, biz de bu ülkeye daha fazla efor sarf ederek sahip çıkalım. Ancak sürekli engellerle karşılaşıyoruz. Örgütlenmelerin önünde büyük engeller var. İzmir’de Temel Conta, yasaları tanımıyor. İşveren 274 gündür masaya oturmuyor. Çalışma hayatıyla ilgili yeni yasal düzenlemeler mutlaka yapılmalı. İş kanununda yetki süreleri kısaltılmalı. İşçi daha fazla örgütlenmeli ve ülke kalkınmalı. Bugün bu ülkede 22 bin lira ile kimseyi kalkındıramazsınız. Ben 4 kişilik bir ailenin bireyi olarak bunu her yerde dile getiriyorum, GSM operatörleri bile bizi soyuyor. Başka bir ülkedeki işçinin çocuğunun aldığıyla bizimkiler neden eş değer olamasın? Bunun yerine işçilerin aldığı ücretler tartışılıyor. Sömürenlerle ise konuşulmaz hale geliniyor. Türkiye’de asgari ücretle çalışan 9 milyon kişi var. Asgari ücretin bir tık üstünü alanlarla birlikte bu rakam 13 milyona çıkıyor. Türkiye’de çalışan toplam sayı zaten 17 milyon. Bu ülke nasıl kalkınacak? İşçi, çiftçi kazanamadığı sürece hepimiz açız. Biz parayı bu şehirde harcıyoruz. Sıkılaştırılmış para politikasıyla birlikte ücretlerimiz baskı altında” şeklinde ifade etti.
İzmir’de işçiler “Ben belediyede çalışıyorum” diyemiyor
İzmir Büyükşehir Belediyesi çalışanlarının yaşadığı grev sürecine dikkat çeken Çakmak, “Grev sürecinde işçilerin aldığı ücret ülke genelinde maalesef konuşulur hale geldi. Bu durum bizi derinden üzüyor. Önceki toplu sözleşmenin aynısını talep ettiğimiz için bu sıkıntıları yaşadık. Büyükşehir Belediye Başkanı konunun üzerine fazlasıyla gitti. Hatalar zinciri yaşandı. Kendi partisinin içindeki sıkıntıları bizlere mal etmeye çalıştılar. Ücretlerimizi sahada konuştular. Biz buna karşı çıkınca kazanan yine emekçiler oldu. Ancak bu süreç işçi sınıfının moralini ciddi şekilde bozdu. İş barışı zor durumda. Şu anda işçiler ‘Ben belediyede çalışıyorum’ diyemiyor. Sokaktaki insanlar, belediye işçilerine ‘O kadar maaş alıyorsunuz, yetmiyor mu?’ diyor. Arkadaşlar, bu maaşlar bize az bile. Bugün oturduğum semtte bir kira en az 20 bin lira. Bu insanlar dağ başlarına çadır mı kursun? Bugün aldığımız ücretin yüzde 51’i barınmaya gidiyorsa ülkede büyük bir sorun var demektir. Bizler ne olursa olsun emek dünyasına sahip çıkmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Yerel basın yaşatılmazsa biz de yalnız kalırız
Yerel basının her zaman güçlü olması gerektiğine değinen Çakmak, “Yerel basın ne kadar güçlü olursa Türkiye de o kadar güçlü olur. Çünkü ulusal basın birilerinin elinde ama yerel basın bizim elimizde. Bu meseleye bu açıdan bakıyorum. Yerel basına destek olmalıyız. Doğruyu yazanları ayırt ederek onların yanında olmalıyız. Sizi yaşatmalıyız ki işçi sınıfı da yaşasın. Eğer sizi yaşatmazsak, biz de yalnızlaşırız” diyerek toplantıyı sonlandırdı.