reklam
reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN
reklam

İzmir’in Can Damarı İçin Son Çağrı: Gediz Ölüyor Kampanyası Başladı

Yayınlanma Tarihi : Google News
İzmir’in Can Damarı İçin Son Çağrı: Gediz Ölüyor Kampanyası Başladı
reklam

Gediz Nehri’ndeki kirliliğe karşı farkındalık oluşturmak amacıyla başlatılan “Gediz Ölüyor, Dur Diyelim” kampanyası hakkında konuşan Ramis Sağlam, “Bu zamana kadar Gediz ile ilgili yapılan çalışmalar değerlidir, fakat bu kirliliğe artık vatandaş olarak el koyuyoruz. Bu yaşam alanları bizim. Mücadelemizle farkındalık yaratarak bu kirlilikte birlikte çalışalım diyoruz. İzmir Körfezi de Gediz Nehri de şu anda ceset gibi kokuyor. Biz buna hayat öpücüğü vereceğiz ve kurtaracağız. Başka bir şansımız yok” dedi.

İzTV'de yayınlanan Nil Kahramanoğlu ile Gündem Özel programında, Yeni Bağarası Mahalle Muhtarı Cihat Gerihan, Foça Ziraat Odası Yönetim Kurulu Üyesi Semih Uzun ve Foça Tarih ve Doğa Talanına Hayır platformu Sözcüsü Ramis Sağlam konuk oldu. Programda Gediz Nehri'ndeki kirliliğin etkileri ve Gediz Ölüyor, Dur Diyelim kampanyası hakkında detaylar paylaşıldı.

“Toprak Çoraklaşıyor”

Kirliliğin tarım alanlarını ve kooperatifleri olumsuz etkilediğini dile getiren Uzun, “Vatandaşlar temiz gıdaya ulaşsın diye uğraşıyoruz, ancak temiz su bulmakta zorlanıyoruz. Çünkü sulama yaptığımız bölge firmalar tarafından kirletiliyor. Zaten kuraklık yaşıyoruz. Kirleticiler nedeniyle tarım arazilerimizin ürün yetiştirme kapasitesi yok oluyor ve çoraklaşıyor. Bu da temiz gıdaya ulaşmamızı daha da zorlaştırıyor. Elbette birçok kirletici faktör var, ancak sanayinin atıklarını yeterince arıtmayan firmalar çok etkili. Tarım ise insanları besleyen en hayati sektördür. Atıklar nedeniyle tuzluluk oranı çok yükseldi. Kimyasallar nedeniyle toprak verimi uzun vadede ciddi şekilde düşecek” ifadelerini kullandı.

Geniş bir etki alanı olduğunu belirten Uzun, “Sadece Foça değil, Menemen Ovası, Bakırçay Havzası ve Manisa Ovası da etkiliyor. Bizim bölgemiz, denizle buluşulan noktada yer alıyor. Bu sadece Foça'nın sorunu değil, milyonlarca insanı etkiliyor. Gediz’deki kirlilik ne yazık ki Körfez’i de ciddi şekilde etkiliyor” şeklinde konuştu.

Gediz Ölüyor Kampanyası

“Ovamız Verimsizleşti”

Ürün desenlerinin susuzluk nedeniyle değiştiğini vurgulayan Uzun, “Geçmiş dönemde su sıkıntısı yokken pamuk ekiliyordu. Mısır, ıspanak, domates, karnabahar, brokoli, arpa ve buğday gibi birçok ürün yetiştirilebiliyordu. Ovamız verimliydi, her türlü ürün yetişebilirken, maalesef her geçen gün çoraklaşıyor” dedi.

Üreticilik yaptığını söyleyen Uzun, “Çiftçilere destek yok. Girdiler çok yüksek. Bu şartlara rağmen üretmeye çalışıyoruz, bir yandan da kirlilikle mücadele ediyoruz. Her şey bize karşı gibi hissediyoruz” ifadelerini kullandı.

Yöneticilere Seslendi

En çok etkilenen yerin Yeni Bağarası olduğunu aktaran Gerihan, “Bundan 10 yıl öncesine kadar Gediz Nehri'nden su içebiliyorduk. Yazın serinlemek için içinde yüzüyorduk. Balık ihtiyacımızı da karşılıyorduk. 1997’de bu bölge kuş cenneti alanı olarak ilan edilmişti. Şu anda inanılmaz bir kirlilik var, kirlilikten nehrin yanına bile yaklaşamıyorsunuz. Hayvanlarına bile su vermiyor kimse. Çiftçinin geçim kaynağı olan pamukçuluk ve hayvancılık bitmek üzere. O çorak topraklarda artık ot bile bitmiyor. Çiftçi üretemiyor. Eylem planları ve toplantılar yapıyoruz ancak sonuç alamıyoruz. Mahallemde gençler çiftçiliği bıraktı. Tarımsal arazilerimiz hobi bahçesine döndü. İzmir’in vekillerine sesleniyorum; gelin halimizi görün, Gediz’i bir görün. Şu an bizim şahdamarımız kesildi. Gediz’de su olmazsa çiftçi üretmez. Taşıma suyuyla tarım ve hayvancılık yapılamaz” dedi.

Arıtma Suyu Vurgusu

“Üretmek istiyoruz, çalışmak istiyoruz” diyen Gerihan, “Elimizde Gediz Nehri gibi bir kaynak var. Bunu kullanmamız lazım, fakat kullanamıyoruz. Bir çiftçiyle konuştuğumuzda, ‘Taşıma suyuyla değirmen döndürmekten bıktık. 50-60 hayvanım var, satacağım, çünkü hayvanlarımı otlatacak alan bulamıyorum’ dedi. Aslında üretmek istiyor, ama çaresizlik içinde. Birilerinin artık bizim sesimizi duymasını istiyoruz. Gelenler Foça’yı geziyor, gidiyor. Gelip bizi dinlesin, el uzatsın. Çiftçilerin bir beklentisi var. Son yıllarda yaşanan kuraklık var. Gediz’de su bittiğinde dışarıdan su gelmesi zaman alacak. Çiğli ve Yeni Foça’daki arıtma tesisisin denize aktarılan kısmının Gediz Nehri’ne aktarılmasını istiyoruz. Evet, maliyetli ama yaz aylarındaki ihtiyaçların karşılanması açısından böyle bir çalışma bizim açımızdan önemli. Çiftçi temiz suyla üretim yapmalıdır. Yöneticilerden talebimiz budur” şeklinde konuştu.

Kampanyayı Anlattı

Başlatılan kampanya ile ilgili detayları paylaşan Sağlam, “Bu kampanya bir reklam kampanyası değil, bir mücadele kampanyasıdır. Sadece Gediz Havzası’ndaki 2 milyon kişinin su sorunuyla ilgili değil, Ege Bölgesi’ndeki milyonlarca insanla da ilgilidir. 2015’ten 2024’ün sonuna kadar Gediz ile ilgili 13 çalışma gerçekleştirilmiştir. Raporlar ve bildiriler yayınlanmış, ancak hepsi kağıt üstünde kalmıştır. Neden kampanya ihtiyacı duyduk? Çünkü bölgede her geçen yıl kuraklığın da etkisiyle doğal yaşam ve nüfus yoğunluğu etkileniyor. Kirliliği en yoğun yaşayan şehir İzmir.”

Kampanyanın muhatapları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Tarım Bakanlığı ve bölgedeki büyükşehir ile ilçe belediyeleridir. Bu kurumların sorun yaşayan tüm muhataplarla bir araya gelip, koordineli bir şekilde çalışmasını bekliyoruz.

Kampanyaya 3 Eylül’deki buluşmayla başlandı. Geçtiğimiz mayısta İYİ Partili Hüsmen Kırkpınar bu konuyla ilgili soru önergesi vermişti. Önceki gün de Dem Partili İbrahim Akın konuyla ilgili Meclis’e bir önerge sundu. Bizim kamuoyuna aktarılamayan bazı bilgiler var. Tarım ve Orman Bakanlığı, bölgede yaptığı analiz sonuçlarını açıklamıyor. Yetiştirilen sebze ve meyvenin içeriğini ancak ihracattan dönen ürünlerle öğrenebiliyoruz. Bunu öğrenmek hakkımız. Şimdiye kadar Gediz ile ilgili yapılan çalışmalar değerlidir, ancak bu kirliliğe artık vatandaş olarak el koyuyoruz. Bu yaşam alanları bizim. Mücadelemizle farkındalık yaratarak bu kirlilik konusunda birlikte çalışalım diyoruz.

İzmir Körfezi de Gediz Nehri de şu anda ceset gibi kokuyor. Biz buna hayat öpücüğü verecek ve kurtaracağız. Başka bir şansımız yok. Artık su savaşlarını konuşacağız. O yüzden Gediz’in kurtarılması meselesini yalnızca bir nehrin kurtarılması değil, bir medeniyetin hayatta kalma mücadelesi olarak görüyoruz.”

reklam

YORUM YAP