

Avrupa Komisyonu’nun 2023-2024 Türkiye raporu, Avrupa Parlamentosu’nun gündemine alındı. Raporda, aday ülkelerin demokratik değerlere, hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına saygı göstermeleri ile AB hukukuna uymalarının gerekliliği vurgulandı. “Türkiye, Avrupa perspektifini yeniden canlandırmak için Avrupa Birliği (AB) ile daha yakın ilişkiler ve uyum konusundaki taahhüdünü inandırıcı bir şekilde sunmalıdır; aday ülke olmak, AB ile değerler, çıkarlar, standartlar ve politikalar dahil her alanda yakınlaşma ve uyum sağlayabilme istekliliğini zorunlu kılar. Ayrıca Kopenhag kriterlerine uyulması ve bunların korunması, tüm Üye Devletlerle iyi komşuluk ilişkilerinin sürdürülmesi ve geliştirilmesi beklenmektedir,” ifadeleri yer aldı. Raporda, Doğu Akdeniz’de AB ile Türkiye arasındaki gerilimin azaldığı ancak tamamen sona ermediği kaydedildi ve “Türkiye, AB üyesi tüm devletlerin egemenliğini ihlal eden ve uluslararası ile AB hukukunu çiğneyen eylemlerden kaçınması yönünde uyarılmıştır,” denildi.
Türkiye ile AB’nin değerleri arasındaki uçurumun, hukukun üstünlüğü, insan hakları, temel özgürlükler ve sivil hakları kısıtlamaya yönelik yasa ve önlemlerin sürekli kullanımından dolayı giderilmediği belirtildi.
Türkiye AİHM önünde en fazla bekleyen davaya sahip ülke
Raporda, Türkiye’nin AİHM kararlarına uyma yükümlülüğü hatırlatıldı. “AİHM’in önemli kararlarını uygulamada başarısız olan Türkiye, tarihi ihlal davaları ile karşı karşıya kalmaktadır. Kasım 2024 itibarıyla Türkiye, AİHM önünde en fazla bekleyen davaya sahip ülke olup, 22 bin 450 başvuru ile Mahkemenin toplam 61 bin 250 başvurusunun yüzde 36,7’sini temsil etmektedir,” ifadeleri kullanıldı.
Türkiye’nin Freedom House tarafından “özgür olmayan” ülke kategorisinde yer aldığı belirtilirken, 2024 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülkeden 158’inci sırada yer aldığına dikkat çekildi. Rapordaki bilgilere göre, medya kuruluşları kapatıldı, hükümetin ulusal medyanın yüzde 85’ini kontrol ettiği ve Anadolu Ajansı’nın hükümetin propaganda organı olarak kullanıldığı ifade edildi.
Anayasa’nın temel haklar konusunda yeterli koruma sağladığı ancak kurumların uygulamalarının hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanında gerilemeye neden olduğu vurgulandı. Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyesi ülkeleri arasında en fazla tutukluluk oranı ve cezaevi nüfusuna sahip olduğuna dikkat çekildi; ayrıca ülkenin Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’nde 146 ülke arasında 127’inci sırada zorlandığı belirtildi.
Öcalan’ın çağrısı Türk-Kürt çatışmasını sonlandırma açısından tarihi bir fırsat
Raporda, “Kürt meselesinin barışçıl çözüm sürecinin yeniden başlatılması yönünde adımlar atıldığı” kaydedildi. PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrının “Türk-Kürt çatışmasını sona erdirecek tarihi bir fırsat sunduğu” belirtildi.
Türkiye’nin bölgede önemli bir rol oynadığı, Avrupa ve Asya arasında köprü görevi üstlendiği ifade edilerek, Türkiye’nin “Suriye çatışmasında önemli bir rol oynamaya devam ettiği ve kuzey Suriye’de askeri bir varlık bulundurduğu” hatırlatıldı.
Kopenhag kriterleri müzakerelere dayalı değil
AB üyeliğine olan bağlılığının memnuniyetle karşılandığı ifade edilen raporda, AB üyeliğinin Kopenhag kriterlerinin yerine getirilmesine bağlı olduğu hatırlatıldı. “Bunlar mutlak kriterlerdir ve müzakerelere dayalı olmamalıdır,” denildi. Türkiye-AB ilişkilerinde değer ve standart farklılıklarını azaltmak amacıyla herhangi somut adım atılmadığı vurgulandı.
Can Atalay davasında derin endişe duyuluyor
Yargı reformu bağlamında Türkiye’deki yargının bağımsızlığının kötüleştiğinden duyulan endişe ifade edildi. İstanbul Cumhuriyeti Başsavcılığı’nın açtığı ve İstanbul Barosu yönetiminin görevden alınmasına yol açan davadan duyulan kaygı da dile getirildi. “Özellikle milletvekili Can Atalay davasında derin endişe duyulduğu” ve bu durumun ciddi bir yargı krizine neden olduğu vurgulandı.
Etki ajanlığı düzenlemesi olarak bilinen yasanın geri çekilmesi memnuniyetle karşılandı. Türk yetkililerine benzer aşırı geniş ve belirsiz yasaların yeniden getirilmemesi gerektiği vurgulandı; böyle bir yasanın sivil toplum kuruluşlarının meşru faaliyetlerini kriminalize etme riski taşıdığı belirtildi. Ayrıca, muhalefet, insan hakları savunucuları, hukukçular, sendikacılar ve medyaya yönelik saldırılara son verilmesi gerekliliği ifade edildi.
AİHM kararlarının uygulanması için tüm diplomatik kanalları kullanın
AİHM’in Osman Kavala, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ kararlarının uygulanmaması endişesi dile getirildi. “Avrupa Komisyonu ve Üye Devletleri, Türkiye’yi AİHM kararlarını uygulamaya zorlamak için tüm diplomatik kanalları kullanmaya çağırmaktadır,” ifadeleri yer aldı.
İmamoğlu’nun tutuklanıp görevden alınmasından son derece endişeliyiz
Belediye Başkanlarının görevden alınması ve kayyum atanmasının kınandığı raporda, muhalefet partileri ve üyeleri üzerindeki baskıların üzüntüyle karşılandığı belirtildi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile bazı belediye başkanlarının tutuklanması ve görevden alınmasından büyük bir endişe duyulduğuna dikkat çekildi.
Kadın haklarındaki kötüleşme, cinsiyete dayalı şiddet ve kadın cinayetlerindeki artış derin endişelere yol açarken, LGBTİ bireylerin haklarının ihlali kınandı.
Bahçeli’nin yapıcı yaklaşımı takdir edilmekte
PKK lideri Öcalan’ın silah bırakma çağrısı “40 yıldır süren şiddet dönemini sonlandıracak tarihi bir fırsat” olarak değerlendirilirken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yapıcı yaklaşımına dikkat çekildi. Raporda, tüm paydaşların barışçıl bir çözüm süreci için katkıda bulunmaları çağrısı yapıldı.
Türk ihlalleri Yunan karasularında 2023’e kıyasla arttı
Türkiye-Yunanistan ilişkilerine dair son dönemdeki olumlu gelişmelerin yanı sıra çözüme kavuşmamış meselelerin ikili ilişkilere olumsuz etkiler yarattığı ifade edildi. Türkiye’nin Yunanista ve Kıbrıs Cumhuriyeti gibi AB üyesi ülkelerin egemenlik haklarını ihlal etmesi kınandı; Türk ihlallerinin Yunan hava sahasında azaldığı ancak karasularındaki ihlallerin 2023’e kıyasla arttığı vurgulandı.
Kıbrıs sorununu ele alan raporda, Cenevre’deki görüşmelere olumlu yaklaşıldığı ifade edildi. Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirmemesi üzüntüyle karşılandı.
Türkiye, Suriye’nin iç süreçlerine müdahale etmekten kaçınmalı
Raporun Suriye bölümünde AB ile Türkiye arasındaki iş birliğine vurgu yapıldı. “Türkiye’ye, Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı gösterme ve Suriye üzerindeki tüm saldırı ve işgalleri durdurma çağrısı yapılmaktadır,” denildi. Ayrıca, Türkiye destekli milislerin Suriye’nin kuzeyine yönelik saldırıları kınandı.
Türkiye ve Ermenistan arasındaki normalleşme sürecinin desteklendiği ifade edildi ve taraflardan anlaşmaların bir an önce uygulanması istendi.
Küresel güvenlik konularında AB-Türkiye iş birliğinin güçlendirilmesi önemli
Türk dış politikası ile AB dış politikası arasındaki uyum konusuna da değinildi. Türkiye’nin Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşındaki duruşu, ilişkileri etkilemeye devam ediyor. AB-Türkiye iş birliğinin güçlendirilmesinin hayati öneme sahip olduğu vurgulandı.
Kriterler yerine getirilir getirilmez süreç başlatılmaya hazır
Vize serbestisi sürecinde gerekli kriterlerin karşılanmadığı belirtilirken, Türk makamlarının bu kriterleri yerine getirmesi durumunda sürecin başlatılmaya hazır olduğu aktarıldı. “Türk vatandaşlarının vize başvurularında yaşadığı sorunlar büyük bir üzüntüye neden olmaktadır,” denildi.