reklam
reklam
DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN
reklam

Asgari Ücret Görüşmeleri Başladı: Emekçiler Gerçek Enflasyon ve Refah Payı Talep Ediyor

Yayınlanma Tarihi : Google News
Asgari Ücret Görüşmeleri Başladı: Emekçiler Gerçek Enflasyon ve Refah Payı Talep Ediyor
reklam

Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2026 yılında uygulanacak asgari ücreti belirlemek üzere bugün ilk toplantısını gerçekleştiriyor. Yaklaşık 17 milyon çalışanın doğrudan etkilendiği bu süreçte, işçi tarafındaki temsil sorunu tartışmaların merkezine yerleşti. TÜRK-İŞ’in toplantıya katılmama kararı, komisyon masasında işveren ve hükümet ağırlığının belirginleştiği şeklinde yorumlanıyor. Asgari Ücret İnisiyatifi, toplantı günü bir basın açıklaması yaptı. Açıklamayı Asgari Ücret İnisiyatifi adına Kenan Işık okudu. Işık, milyonlarca asgari ücretlinin geçim koşullarını belirleyen bu kritik süreçte emekçilerin iradesinin masaya yansıması gerektiğini vurguladı. TÜRK-İŞ’in yokluğunun önemli bir boşluk yarattığını belirten Işık, “Bu süreçte emekçinin hakkını sahipsiz bırakmayacağız” dedi.

“Sürecin Emekçinin Aleyhine İşleyeceğinin İşaretlerini Görüyoruz”

Milyonlarca asgari ücretlinin ve ailenin bu toplantıda gözlerinin olduğunu ifade eden Işık, “Asgari Ücret Tespit Komisyonu bugün (12 Aralık 2025) toplanıyor, 2026 yılının asgari ücretinin belirlenmesi için çalışmalar başlıyor. Milyonlarca asgari ücretlinin ve ailelerinin gözü kulağı bu kritik süreçtedir. Asgari ücret görüşmeleri başlarken, sürecin emekçinin aleyhine işleyeceğinin işaretlerini görüyoruz. TÜRK-İŞ’in müzakere masasında yer almayacağını açıklamasıyla, toplantı masasında sadece işveren ve hükümeti temsil eden 10 üye olacak. Bu kritik süreçte yetkili konfederasyonların görevi, masada konuşulacak teklifin muhatabı olan milyonlarca asgari ücretli emekçinin iradesini esas almak ve bu iradenin gereğini yerine getirmektir. Asgari Ücret İnisiyatifi olarak, bu sürecin en yakın takipçisi olacağız. Tek adam rejiminin yürüttüğü ekonomi politikaları, zenginliği bir avuç patrona aktarırken, emekçileri derin bir sefalete sürüklemekte. Ülkemizde 17 milyona yakın çalışanın neredeyse yarısı asgari ücretle geçinmekte; komşu ücretleri de hesaba kattığımızda çalışanların yüzde 85’i bu ücret düzeyinde yaşam mücadelesi vermekte. Uygulanan sermayeden yana ekonomi politikalarının sonucunda asgari ücret, artık tüm ücretleri aşağı çeken ortalama ücrete dönüşmüştür. Bu nedenle başlayan görüşmeler, sadece asgari ücretlilerin değil, emeğiyle geçinen herkesin ortak meselesidir.” dedi.

“TÜİK’in Asıl Görevi, Hükümetin Enflasyon Hedeflerini Tutturmak için Veri Makyajlamak Değil”

Açıklamasında ekonomik koşulların işçiler üzerindeki yıkıcı etkisine dikkat çeken Kenan Işık, özellikle temel ihtiyaçlara erişimin zorlaştığını vurguladı. Işık, “Barınma ve beslenmenin lüks haline geldiği, milyonların açlık sınırının altına itildiği bu düzende; asgari ücretlinin alım gücü günden güne erimektedir. Hükümetin enflasyonla mücadele programının faturasının, açlığa ve yoksulluğa mahkûm etmek pahasına milyonlarca emekçiye ödetilmesini kabul etmiyoruz. Asgari ücret, işçilere normal bir çalışma günü karşılığında ödenen ve işçinin; gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek miktarda belirlenen ücrettir. Türkiye İstatistik Kurumu’nun Kasım ayı için yüzde 0,87 olarak açıkladığı aylık enflasyonla, yıllık enflasyon oranı yüzde 29,74’e ulaştı. Gıda fiyatlarında TÜİK’in iddia ettiği yüzde 0,69’luk düşüş bir yana; İstanbul Ticaret Odası (İTO) verileri Kasım ayında yüzde 1,28’lik, TÜRK-İŞ verileri ise mutfak enflasyonunda yüzde 4,98’lik bir artışı işaret ediyor. Gerçek hayat pahalılığı, TÜİK verilerinin fersah fersah ötesindedir. TÜİK’in asli görevi, hükümetin enflasyon hedeflerini tutturmak için veri makyajlamak değil; fiyatları şeffaf ve doğru bir şekilde kamuoyuna sunmaktır. Tam da asgari ücret zammının belirleneceği bu kritik virajda enflasyonu kağıt üzerinde düşük göstererek Ocak ayında işçinin, memurun ve emeklinin hakkı olan zammı tırpanlamak ve onları bile isteye yoksulluğa mahkûm etmek demektir.” ifadelerini kullandı.

“Bu Süreçte Emekçinin Hakkını Sahipsiz Bırakmayacağız”

Işık, “Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 1 yıl önce yaptığı açıklamada 2025 yılı sonunda enflasyonun yüzde 20’nin altına düşeceğini hatta yüzde 17 olacağını iddia ediyordu. 2025 yıl sonu resmi enflasyonu Bakanın tahmininin iki katına yakın, yüzde 30’un üstüne çıkacak. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, yılın son enflasyon raporunda 2025 yıl sonu enflasyon hedefini yüzde 27’den yüzde 32’ye yükseltti. Böylece Merkez Bankası, son bir yıl içinde enflasyon hedefini toplamda yüzde 52 oranında yukarı çekmiş oldu. Biliyoruz ki tutturamadıkça yeni tahminlerle revize edilen enflasyon hedeflemesinin amacı hiçbir zaman gerçeği yakalamak olmadı; amaç, emekçinin ücretini baskılamak için sahte bir çıpa yaratmaktı. Merkez Bankası’nın 2026 yılı için yaptığı yıl sonu enflasyonu tahminlerine göre belirlenmesi durumunda, ücretlere yeni yılda yapılacak zam oranı yüzde 16-20 bandında tutulacak. Bu yetersiz artış, milyonlarca emekçinin alım gücündeki erimeyi durduramaz. Asgari ücreti, patronlar ve sermayenin iktidarı değil emekçilerin iradesi belirlemelidir. Asgari ücret zammının belirleneceği süreçte boşalan her mevziyi dolduracak olan, emekçilerin politik öncüleridir. Bizler, Asgari Ücret İnisiyatifi olarak, hem bu mücadelenin öncüsü hem de ailesiyle birlikte milyonlarca asgari ücretlinin geçim koşullarını etkileyecek olan sahici bir müzakerenin, emekten yana tarafı olduğumuzu ilan ediyoruz. Bu süreçte emekçinin hakkını sahipsiz bırakmayacağız.” dedi.

“Bizi Yoksullukta Eşitleyen Bu Gidişatı Birlikte Değiştireceğiz”

İnisiyatif, açıklamayı şu şekilde sonlandırdı:

“Asgari Ücret İnisiyatifi bileşenleri olarak bir kez daha vurguluyoruz: Gerçeklikten uzak, tutmayan enflasyon hedeflerine göre yapılacak ücret artışları, gelir adaletsizliğini derinleştirmekten ve halkı daha da yoksullaştırmaktan başka bir sonuç vermeyecektir. Bu bağlamda, hedeflerimiz ve mücadele hattımız nettir: Asgari ücret, işçi ailesinin geçimini esas almalı ve insan onuruna yaraşır bir düzeye çıkarılmalı; milli gelir ve gerçek enflasyon baz alınarak yılda dört kez güncellenecek şekilde belirlenmelidir. Gelir dağılımında adaleti gözeten bir ekonomi politikası izlenmelidir. Emekçiler, emekliler ve bu ülkenin yok sayılan tüm kesimleri olarak; bizi yoksullukta eşitleyen bu gidişatı birlikte değiştireceğiz.”

reklam

YORUM YAP