

Batuhan KAYA/{siteDomain}- Eski Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Tacettin Bayır ve Gazeteci, Eski CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, 5. İzmir Kitap Fuarı Uzun Havuz sahnesinde bir söyleşi gerçekleştirdi. CHP İzmir Milletvekili Salih Uzun’un da katıldığı bu etkinlikte siyaset ve gündem üzerine değerlendirmelerde bulunuldu. Balbay, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasından sonra, CHP’nin 4-0 önde olduğunu vurgulayarak umutsuz olmamak gerektiğini dile getirdi.
Biz, 4-0 galibiz
Balbay, İmamoğlu’nun tutuklanması ile demokratik seçim ortamının sona erdiğini belirterek, CHP’nin bu süreçte 4-0 galip olduğunu ifade etti. “İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla birlikte demokratik seçim ortamı bitmiştir. Şimdi seçimlerin nasıl yapılacağına birlikte karar vereceğiz. Elbette bu iktidar iktidardır. Biz nasıl bir seçim olacağına milletle beraber kafa yoracağız. Şu anda CHP’nin meselesi budur. Farklı kesimlerden insanlar, gidişata kafa yoruyorsa, o toplumda bir uyanış vardır. Bir toplumun cehaletinin sürmesini sağlamak mümkün, ancak o toplumda bir uyanış olmuşsa onu geri çeviremezsiniz. Bugün bunu yaşıyoruz; toplum bunu kusuyor. Haklı olmak yetmez, haklı kalmak ve süreci iyi yönetmek de gerekir. Bu siyasal süreç adına ben ‘4-0 galibiz’ diyorum. ‘İmamoğlu 3 günde unutulur’ diye düşündüler, olmadı, ‘1 ay’ dediler, yine olmadı. Sonra, ‘İmamoğlu’nu yolsuzluk suçlamasıyla aşağı çekeriz’ dediler, başaramadılar. ‘CHP’yi parçalarız’ dediler, yine başaramadılar. Hala deniyorlar. Şimdi kurultayı iptal etmek için çaba harcıyorlar. Buradan AKP’ye sesleniyorum; çok uğraşmayın, ‘Sivas Kongresini iptal ettik’ deyin. Ekonomide bir dalga var. Herkes gördü ki ekonominin temelinde güven ve adalet var. Özetle, durum çok vahim ama ne olursa olsun başarıya ulaşacağız.”
Size İmamoğlu’nun selamını getirdim
Balbay, İmamoğlu ile gerçekleştirdiği görüşmeyi aktararak, “Geçen hafta İmamoğlu’yla görüştüm ve sizlere kendisinin selamını getirdim. Biz bu ülkenin her köşesinde, Silivri mahpushanesinde bile bu ülke için mücadele etmeyi tercih ederiz. Silivri’de kaldığınız hücrede ellerinizi açarsanız, eğildiğiniz taraftaki duvara eliniz çarpar. Orada bir gün bir gardiyan geliyor ve yoklama yapıyor, ertesi sabah yine geliyor. Gardiyan bir akşam ‘iyi akşamlar’ diyor, ertesi sabah ‘günaydın’ diye selam veriyor. Gardiyan, ‘Sayın Balbay, dün gece sizi buraya kilitlerken içim acıdı, sizi ben hapsetmişim gibi hissettim ama bu sabah bana ‘günaydın’ dediniz’ dedi. Biz pes etmeyeceğiz. Ben Ekrem Başkan’ı da öyle gördüm.”
Cumhurbaşkanı bile yargılanabilir
İmamoğlu’nun yargılanmasına ilişkin Balbay, “İki itirazımız var” diyerek, “Ekrem Başkan bana, ‘ben duvara bakınca ufku görüyorum’ dedi. İkinci dalga yapıldı, geçmişte Ergenekon’la ilgili 12 dalga yapılmıştı. Düşünün ki, 11 yıllık yargılamadan sonra ülkedeki mahkemeler ‘böyle bir örgüt yoktur’ demişti. İmamoğlu için de herkes yargılanabilir; bir gün mecliste 400 milletvekili, ‘Cumhurbaşkanının soruşturulması gerekir’ derse, o da yargılanır. İtirazımız, tutuklu yargılama ve belediyelerdeki bürokratlarla ‘suç örgütü’ kurulması suçlamalarına. İmamoğlu hakkındaki iddiaların en az 10 kat fazlası, bilirkişi raporları vardı. Bunları da gerektiğinde dile getireceğiz. Biz haklıyız, haklı kalarak bunu yapacağız.” diye konuştu.
En büyük lüks kötümser olmak
Balbay, süreç içinde en büyük lüksün kötümserlik olduğunu vurgulayarak, “Elbette işin karamsar yanı var. Bize kötümserlik yakışmaz. Bu koşullarda en büyük lüks kötümser olmak. Son günlerde bana ‘nasılsın’ dediklerinde, ‘Yozgat gibiyim’ diyorum. Yıllardır bu iktidarı izliyorum, 67 kitap yazdım. 35’inci kitabımda tutuklandım, ödül aldığım kitap ‘suç unsuru’ olarak karşıma çıktı. Bugünleri o zamandan görmüştük. Bu iktidar çevredeki Rusya, İran dışındaki hedefi, mevcut devlet başkanının seçilmesinin garanti olduğu çok adaylı seçimler. Yani aklımızla alay ediyorlar. Hedefleri bu ama toplumda değiştirme kültürü var. ‘Bu sefer’ kelimesi en çok kullanılan sözcüklerden biri. Bu sefer çok demokratik bir sözcüktür. Toplumun değiştirme hedefi var ve bu hedefe ulaşamayacaklar.” dedi.
Neden iktidar olamıyoruz?
Bayır, siyaset yaşamı boyunca “neden iktidar olamıyoruz?” sorusunu kendine sorduğunu belirterek, “Olumsuzluklara rağmen, lise öğrencilerinden emeklilere kadar bir başkaldırı, tahammülsüzlük, örgütlenme var. Bu durum beni eski bir örgüt başkanı olarak umutlandırıyor. 40 yıldır siyasetin içindeyim, bu soruyu sordum. Benim teşhisime göre 1980 darbesi bizi sindirdi. Bu darbe, Mustafa Kemal çizgisindeki insanları engellerken, diğer taraftan bir grubun önünü açtı. 12 Eylül’ün bu ülkeye olumsuz yansıması hala devam ediyor.” şeklinde konuştu.
23 yılda çok şey değişti
23 yıllık AKP iktidarında ülkede çok şey değiştiğini kaydeden Bayır, devlet ile AKP’nin iç içe geçtiğini ifade ederek, “23 yılda ülkede çok şey değişti. Derinlemesine baktığımızda, medya kanalları ile gündem artık toplum tarafından oluşturulamıyor. İktidar, istediği gibi gündem yaratabiliyor çünkü kolluk güçleri onların elinde. Birilerini görevden alıp kayyım atayabiliyorlar. Devletin içindeki görev alanlar, mevzilerini korumak için mevcut iktidarın oyuncağı haline geldi. Devletin Valisi yerine ‘Sarayın Valisi’ oldu. Yaşam tarzları ile ayrıştırmayı getiriyorlar. 23 yıldır iktidar, kendi çıkarları için din ve devlet işlerini, adli kurumları kullanarak bilerek toplumu yoksullaştırma yoluna gitti. Sonrasında, devletin kesesinden sadakalarla mevcut hale getirdikleri bir kesim insanı hedef alıyorlar.” diye konuştu.
İnsanlar ‘borç kapatma duası’ arıyor
Ekonominin geldiği noktayı, “insanlar ‘borç kapatma’ duası arıyor” şeklinde özetleyen Bayır, “Geçen gün bir ulusal kanalda tanınmış bir yazarın enteresan fikirleri vardı. Artık içimizdeki güven, inanç meselesindeki duaları bile farklı noktalara getirdiler. Bir insanı yoksullaştırıyorsunuz, sonra çıkıp ‘kredi kartı borcu kapatma duası var’ diyorsunuz. İnsanlar sosyal medyada ‘borç kapatma, taksit kapatma duası’ arıyor. Borçlarını ödemek için çalışmak yerine dua ile çözmeye çalışıyorlar, ama toplumu bu noktaya iktidar getirdi.” şeklinde belirtti.
Gençler geleceğinden endişe duyuyor
Bayır, gençlerin ve toplumun büyük bir kesiminin geleceğinden endişe duyduğunu ve “Geleceği gasp edilen gençler, doğal olarak endişe duymaktadır. Önceden gençlerin kaygıları üniversiteyi kazanma üzerindeydi; şimdi üniversite bitirmenin yeterli olmadığı gerçeği ortaya çıktı. Kamu kurumlarında ya da yerel yönetimlerde iş bulmak için mülakatları geçmeniz gerekiyor. İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından, üniversite gençliği ve liseli gençler büyük bir tepki gösterdi.” ifadelerini kullandı.
Bu düzene mutlaka dur diyeceğiz
AKP’nin bir korku imparatorluğu yaratmaya çalıştığını, ancak bu düzene dur diyeceklerinin altını çizen Bayır, “Bir korku imparatorluğu yarattılar ama bu aşılmaya başlandı. İmamoğlu için yapılan imza kampanyasına bile çekinerek imza atan insanlar var. Evlatlarının mesleklerini riske atmamaları adına imza atmaktan kaçınıyorlar. Bu böyle gitmez arkadaşlar. Biz bu düzene mutlaka dur diyeceğiz. Ak saçlısıyla, lisesiyle dur demek zorundayız. Aksi takdirde çocuklarımıza bırakacağımız hiçbir şey özgürlük kadar kıymetli olmayacak. Karamsar laflar etmek istemiyorum. Bazı arkadaşlarımız, ‘önümüzdeki dönem sandık bile konmayabilir’ diyor, ama hep olayın karanlık tarafını anlatıp diğer aydınlık tarafını kaybetmemek gerekiyor. İmamoğlu’nu bugün İmamoğlu yapan topluma verdiği umuttur ve biz umudumuzun hapsedilmesine izin vermeyeceğiz.” şeklinde konuştu.
B planımız olmalı
Bayır, İmamoğlu’nun tutuklanması sonrası CHP’nin bir ‘B Planı’ olması gerektiğini belirterek, “İmamoğlu’nun adaylığı engellenirse, bizim bir B planımız olmalı. Ayrıca Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımızı da hazırlamalıyız. Bunu Özgür Bey’e de söyledim; kendisi ‘B yetmez, Z planımız da olmalı’ dedi. Geçmişte hazırlıksız yakalandığımız zamanlar oldu ve planımız olmadığı için bizi bastırdılar. ‘Onları nasıl alaşağı edeceğiz?’ kısmında hazırlıklı olmalıyız.” diyerek sözlerini tamamladı.
Bu çöküşe daha ne kadar sessiz kalacağız?
Bayır, konuşmasını “Biz bu çöküşe daha ne kadar seyirci kalacağız? Bugün İmamoğlu’na, kadınlara, gençlere ve hak arayan herkese yapılan bu haksızlıklar karşısında susarsak, yarın adalet diye tutunacak bir dal bulamayacağız. Birlikte bunu başaramazsak ne yazık ki bir dalımız kalmayacak. Unutmayalım ki zaman göstermiştir; sessiz kalanlar kaybedenlerdir. Biz artık kaybetmeyi kabullenmiyoruz, vakit varken sözümüzü, irademizi geri almalıyız.” şeklinde sonlandırdı.