reklam
reklam
DOLAR40,4542% 0.06
EURO47,5917% -0.05
STERLIN54,7641% -0.04
FRANG51,0013% -0.37
ALTIN4.467,60% 0,21
BITCOIN120.069,692.244
reklam

Bornova Sokağı'nda Trans Bireylere İhtar: Konutları Boşaltmaları İsteniyor

Yayınlanma Tarihi : Google News
Bornova Sokağı'nda Trans Bireylere İhtar: Konutları Boşaltmaları İsteniyor
reklam

Alsancak Mahallesi'nde yer alan 1467 ve 1468 numaralı sokaklarda yaşayan trans bireyler, sık sık ölüm tehdidi aldıklarını ve hayatlarının tehlikede olduğunu belirtiyor. Bu bireyler, barınma ve ekonomik özgürlükleri için yaptıkları iş başvurularında 'trans' ya da 'LGBTİ bireyi' oldukları için ötekileştirildiklerini ve bu nedenle 'seks işçiliği' yapmak zorunda kaldıklarını ifade etti. Son olarak, barındıkları konutlara gelen tebligatlar, durumlarının daha da kötüleşmesine neden oldu.

16 Konuta Tebliğ Gitti

1468 sokakta bulunan 16 konutta yaşayan trans bireylere, 14 Temmuz tarihinde konutlarını boşaltmalarını isteyen 'Tebliğ ve Tebellüğ Belgesi' gönderildi. Bu belgede, “… adreste ikamet eden şahısların fuhuş suçu işlemeye devam ettiklerinden dolayı kamu düzeninin, toplum sağlığının korunması ve ahlak kurallarına aykırı davranışların önlenmesi amacıyla” ifadesi yer aldı. Trans bireylerden evlerini boşaltmaları istendi.

Tehdit Altındayız

Tebliğ kararı gelen konutlardan birinde yaşayan 60 yaşındaki trans birey Çiğdem, yıllar önce aldığı bir darbeyle yatağa bağlı kalırken, kardeşi Özlem ona destek oluyor. {siteDomain} ile yaptığı röportajda, “Yaşamamızı istemiyorlar. Sık sık tehdit alıyoruz ve evimizi boşaltmamız isteniyor” diyerek, barınma haklarının da ellerinden alındığını belirtti.

20 Kasım Nefret Suçlarıyla Mücadele Derneği'nin Kurucusu Özen Sarıoğlan, {siteDomain}’ye yaptığı açıklamada, 2025'in 'Aile Yılı' ilan edilmesinin ardından, hükümetin bazı siyasilerinin dile getirdiği nefret söylemleriyle trans bireylerin hedef alındığını öne sürdü. Sarıoğlan, Bornova Sokağı'ndaki durumun giderek kötüleştiğini ve trans bireylerin hayatlarının sürekli bir tehdit altında olduğunu ifade etti.

Devletin Nefreti Pompalaması

Sarıoğlan, devletin trans bireylere yönelik nefret söylemlerini körüklediğini belirtti. “Sokakta çok sayıda insan var ve bu alanda silahlı kişilerle uyuşturucu tacirleri dolaşıyor. Bu durum, sadece halkın güvenliğini sağlamak için orada bulunan polisin, trans kadınları geriye itmesine neden oluyor. Altı yıl önce, ilgili kanunu bahane ederek gündüz vakti konutları kapatıp baskın yaptı. Devlet destekli nefret ile sokaklarda çok sayıda saldırı gerçekleşti” dedi.

“Şiddetin arttığı bu ortamda, ilk hedefin trans bireyler olacağını biliyorduk” diyen Sarıoğlan, hormon tedavileri üzerinde getirilen kısıtlamalara da dikkat çekti. Son 10 yılda hükümetin, cinsiyet uyum sürecine girmiş olanların kimlik bilgilerini talep ettiğini vurguladı.

90'lı Yılların Anıları

Uygulamaların yarattığı toplumsal sessizliğe dikkat çeken Sarıoğlan, “Bunları 90'lı yıllardan hatırlıyoruz. Kaymakamlık, evleri tespit et ve kapat talimatı veriyor. Emniyet, arkadaşlarımızın evlerini kiralayan emlakçıyı arayıp bilgi topluyor. 16 eve, 'Fuhuş ve zührevi hastalıklar' gerekçesiyle kapama yapıldı. Daha önce oturmadıkları evlere bile tebligat gitti. Bu kadar açık bir hukuksuzlukla karşılaşmadık. Bu insanlar, kimlikleri yüzünden kırım ve maruz kalma tehditleri yaşıyorlar” dedi.

Kitlesel Mücadele Gerek

Trans bireylere yönelik uygulamaların, insanları barınma alanlarından uzaklaştırmak ve psikolojik baskı oluşturmak olduğuna dikkat çeken Sarıoğlan, “Artık bu mesele sadece LGBTİ+ ve trans bireylerin sorunu değil. Toplumsal mücadeleye ihtiyaç var. Evlerinden atılan translar tekrar tespit edilip başka yerlerden de sürülecekler. Bu döngünün bir sonu olmalı. Trans bireyler, ‘yaşamamızı istemiyorlar’ diyor. Ancak bazı arkadaşlarımız bu baskıya rağmen direnmeyi sürdürüyor” açıklamasında bulundu.

reklam

YORUM YAP