

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, Genel Başkan Ahmet Kırmızı’nın İzmir Gaziemir’deki eski kurşun fabrikası arazisi hakkında yaptığı açıklamalara tepki gösterdi. Şube, Kırmızı’nın uzun yıllardır takip ettiği bu konu hakkında kendileriyle herhangi bir iletişim kurmadan ve yerel bilgi birikimlerini yok sayarak yaptığı değerlendirmelerin bilimsel gerçeklerle çeliştiğini ifade etti. Bu açıklamaların, yıllardır yürütülen çalışmaları ve çabaları göz ardı ettiğini vurgulayan şube, konuyla ilgili bir açıklamada bulundu.
Yapılan açıklama şu şekilde:
“Bugün, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Genel Başkanı Sayın Ahmet Kırmızı’nın, İzmir Gaziemir Emrez Mahallesi’nde kamuoyunda “İzmir’in Çernobil’i” olarak bilinen eski kurşun fabrikası arazisine ilişkin yaptığı açıklamaları basın aracılığıyla öğrenmiş bulunmaktayız. Sayın Başkan’ın, şubemizin uzun süredir teknik ve bilimsel takibini yürüttüğü bu konu hakkında bizimle görüş alışverişinde bulunmadan ve yereldeki bilgi birikimimizi göz ardı ederek yaptığı değerlendirmeler, bizleri derin bir şaşkınlık, kaygı ve hayal kırıklığına uğratmıştır. Bu açıklamalar, hem bilimsel gerçeklerle örtüşmemekte hem de yıllarca süren çabalarımızı yok saymaktadır.
Gaziemir’deki alanda yıllarca tehlikeli ve radyoaktif atıkların kontrolsüz bir şekilde tutulduğu, 2012 yılında kamuoyuna yansımış ve o tarihten bu yana şubemiz tarafından dikkatle takip edilmiştir. Bu süreçte teknik değerlendirmeler ve kamuoyu bilgilendirmeleri ile mesleki ve toplumsal sorumluluğumuzu kararlılıkla yerine getirdik. Bu nedenle, Sayın Başkan’ın açıklamalarında geçen ‘çok iyi durumdayız’ ifadesinin, bilimsel verilere, saha gerçeklerine ve çevre mühendisliğinin etik ilkelerine aykırı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Sahada bugüne kadar:
- Sağlıklı bir ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) süreci yürütülmemiş; ayrıca ÇED dosyasında belirtilen yöntemi dahi dikkate almayan bir teknikle ‘temizlik’ yapılmaktadır.
- Radyoaktif ve tehlikeli atıkların bulunduğu alanda gerçekleştirilen kazı, dolgu, boşaltım, depolama ve taşıma işlemleri sırasında gerekli toz kontrol önlemleri alınmadığı basına yansıyan görüntülerle tespit edilmiştir.
- ‘Temizlik’ sürecinde oluşacak kirliliğin çevresel taşınımı ve sağlık etkilerine dair hiçbir modelleme ve risk analizi yapılmamıştır.
- Basına yansıyan bilgilerle, bazı atıkların Torbalı’da rastgele bir alana bırakıldığı tespit edilmiştir.
- Sahadaki kirliliğin boyutuna dair, resmi kurumlarca yayımlanmış ve bilimsel mutabakat sağlanmış hiçbir teknik rapor kamuoyuyla paylaşılmamıştır.
- Ayrıca, aradan geçen 12 yıla rağmen, sahada tespit edilen yapay izotoplar olan Eu-152 ve Eu-154’ün ülkemiz topraklarına nasıl ve nereden geldiğine dair herhangi bir açıklama yapılmamış; konu adeta görmezden gelinmiştir.
Bu koşullar altında, sürecin ‘şeffaf ve bilimsel’ bir şekilde yürütüldüğünü söylemek mümkün değildir. Bilgi edinme hakkı kapsamında yönelttiğimiz sorulara verilen yuvarlak ve kaçamak yanıtlar dahi, kamuoyunun sağlıklı bir şekilde bilgilendirilmediğini göstermektedir. Öte yandan, radyoaktif malzemelerin yalnızca aktivitesinin yarıya inmesini ‘temizlik’ olarak adlandıran yaklaşım, bilimsel temellerden uzak ve son derece tehlikelidir. Bu tür çevre felaketlerinde, yalnızca ölçümsel değerler değil, temizlik sürecinin çevre ve halk sağlığı üzerindeki potansiyel etkileri de dikkate alınmalıdır. Bu denli ciddi teknik ve yönetsel sorunlarla karşı karşıya kalırken, vicdanı ve mesleki sorumluluğu olan hiçbir çevre mühendisi bu sahada ‘çok iyi durumdayız’ ifadesini kullanamaz.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi olarak; sağlıklı, güvenli ve yaşanabilir kentlerde yaşama hakkını savunan meslek odaları ve kent bileşenleriyle birlikte yürütmeye devam edeceğimiz haklı mücadelemizi kamuoyuna bir kez daha duyuruyoruz. Çünkü biz, bu kentin merkezinde gizlenen çevresel ve halk sağlığı tehdidinin üzerini örtmek yerine, onu bilimle, şeffaflıkla ve kamu yararıyla görünür kılan taraftayız.
Buradan bir kez daha çağrıda bulunuyoruz:
- İlgili tüm kurumları, bilgi, belge ve ölçüm raporlarıyla kamuoyunu aydınlatmaya,
- Oda Genel Başkanımızı ise, yaptığı açıklamaları hangi bilgi, belge ve raporlara dayandırdığını açıklamaya ve eğer ulaşamadığımız belgeler mevcutsa bunları paylaşmaya davet ediyoruz.
Kamusal sorumluluğumuz gereği, sürecin tüm yönlerinin bilimsel temelde ve kamu yararı doğrultusunda denetlenmesini ve sorumluların hesap vermesini talep ediyoruz.