

İz TV’de yayınlanan Gizem Taban ile Z Raporu programının ilk konuğu Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Avukat Murat Bakan oldu. Bakan, dün görülen kooperatif davasının ikinci duruşmasında alınan kararları değerlendirdi. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tahliyelere yaptığı itirazı da yorumlayan Bakan, “Dün sabah 8.30’da adliyeye girdik, gece 00.30’da duruşma bitti. Bu yargılama aslında bir ceza yargılaması olmaması gereken bir dava. Dolandırıcılıktan yargılanıyorlar ve bundan dolayı tutuklular. Ancak suça dair hiçbir unsur oluşmamış, dolandırıldığını söyleyen de yok. Tüm mağdurları dinledik, böyle bir şey diyen olmadı. Şikâyetçi değilim diyenler oldu. Bu davanın bir politik dava olduğunu başından beri yargılamayı seyrettiğinizde anlıyorsunuz. Dün savunma yapan sanıklar, avukatlar dosyayı o kadar ayrıntılı ve açık bir şekilde ifade ettiler ki, burada insanların tutuklanmasına sebep olabilecek bir suç yok. Yargılansalar bile tutuksuz yargılanmaları gerekir. Davanın tutuklu yapılması için hiçbir sebep yok. Tunç Soyer’in, Barış Karcı’nın, Heval Savaş Kaya’nın yurt dışına kaçma olasılığı yok. Bu insanlar kaçacak insanlar değil, dolayısıyla tutuklu yargılanmaları da doğru değil.
“İçimizde buruk bir sevinç var”
Dosyanın esasen içi boş, hepsinin dün tahliye edilmesi gerekirdi. Yüreğimize su serpen Şenol Aslanoğlu ile ilgili ev hapsi şartıyla bir tahliye kararı alınmış olması. Gerçi Savcılık bu karara itiraz etmiş. Onların tekrar cezaevine girmesi için bir sebep yok. Dün başsavcı vekilinin yaptığı mütalaa hukuken tamamen yersiz, gereksiz ve hukuki dayanaktan yoksun. Sayıştay, Danıştay ve bilirkişi raporlarına dayanıyor. Bu raporların hepsine bakarak tahliye talep etmesi gerekirdi. Lehe olan raporları aleyhe yorumlayıp tutukluluğun devamını istedi. Dolayısıyla biz bu itirazı anlamlandıramadık. Umarım yanlış bir şey yapılmaz. Hukukun gereği hepsinin tahliye edilmesidir. Bence adli kontrol tedbirine bile gerek yoktur. Şenol Aslanoğlu ev hapsiyle tahliye edildi ve ona da razı olduğunu söyledi. Bizim beklentimiz Soyer, Karcı ve Kaya’nın da tahliye edilmesiydi. Ne yazık ki olmadı. İçimizde buruk bir sevinç var. Arkadaşlarımızın en kısa sürede tahliye olmasını bekliyoruz” dedi.
“Kooperatif mağduriyetinin temeli iktidardır”
Türkiye’nin başka hiçbir yerinde bir kooperatif yöneticisinin tutuklu olmadığını hatırlatan Bakan, “Kooperatif konusunda insanların bir mağduriyeti var. İnşaat maliyetlerinin her geçen gün arttığı, enflasyonun inanılmaz olduğu ve bir depremin yaşandığı bir dönemde, bu konutların size vaadedilen fiyatlara bitmeyeceğini öngörmeniz lazım. Bu öngörüde bulunamadıkları çok açık. Ancak bu işin sorumlusu ne kooperatif yönetimi ne Tunç Soyer ne de onun bürokratlarıdır. Bunun temel sebebi iktidarın politikaları. İktidarın Türkiye’yi yönetememesidir. Bundan dolayı ben Türkiye’de başka bir tutuklu kooperatif yöneticisi olduğunu düşünmüyorum. TOKİ projelerinde zamanında teslim edilemeyen binlerce konut var.
“Türkiye’de yargı ikili çalışıyor”
İzmir’de muhalif bir belediye var, il başkanı var. Türkiye’de yargı ikili çalışıyor. İktidarın yanındaysanız yargı size çalışmıyor. Mesela Melih Gökçek ile ilgili herhangi bir yargı süreci başlıyor mu? Ben söylemedim, Bülent Arınç söyledi, Ankara’yı parsel parsel sattı dedi. Açılmış bir tane soruşturma var mı? Ancak Mansur Yavaş ile ilgili anında soruşturma açtılar. Zorlama yoluyla, kanunları esneterek Ankara büyükşehir Belediye Başkanı’na yürümeye çalışıyorlar. İzmir’de iyi niyetle yapılmış bir kooperatif projesini dolandırıcılık operasyonuna çevirmiş durumdalar. Ne TOKİ’de ne de Türkiye’de başka bir kooperatifte böyle bir şey yok. İzmir Büyükşehir Belediyesi de kamu zararı oluşmadığını söyledi. Dün bu da dosyaya girdi. Sonuç olarak herkesin tahliye edilmesi gerekirdi. Cumhurbaşkanı mitinglerinde bu kadar yüksek sesle bunu söyleyince tahliye kararı vermek hâkim ve savcılar için kolay bir şey değil. Umarız önümüzdeki duruşmada tahliye edilirler” diye konuştu.