reklam
reklam
DOLAR40,1901% 0.22
EURO47,1146% 0.08
STERLIN54,2331% -0.36
FRANG50,4774% 0.27
ALTIN4.335,04% 1,20
BITCOIN118.753,331.096
reklam

CHP’li Kılıç’tan ‘kalıcı barış’ çağrısı: İçeride adalet yoksa toplumsal barış samimi şekilde sağlanabilir mi?

Yayınlanma Tarihi : Google News
CHP’li Kılıç’tan ‘kalıcı barış’ çağrısı: İçeride adalet yoksa toplumsal barış samimi şekilde sağlanabilir mi?
reklam

CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, sosyal medya üzerindeki paylaşımları ile terör örgütünün silah bırakmasının, millet için büyük bir adım olduğunu dile getirdi. Kılıç, muhalefet belediye başkanlarının tutuklanmasının toplumsal barışın önünde bir engel olduğunu belirtti. “Bir taraftan toplumsal barış çağrısı yapılırken, diğer taraftan demokratik siyasetin temsilcileri susturuluyor, yerel iradeye müdahale ediliyor ve muhalefet baskı altına alınıyor. Gerçek barış, toplumun tüm kesimlerini kapsayan samimi bir irade ile, iktidarın değil halkın kazanacağı bir süreçle gerçekleşir.” diyerek ifadelerini sürdürdü.
CHP’li Kılıç’tan ‘kalıcı barış’ çağrısı: İçeride adalet yoksa toplumsal barış samimi şekilde sağlanabilir mi?

Sevda Erdan Kılıç, yapmış olduğu açıklamalarda, terör örgütünün silah bırakmasını önemli bir gelişme olarak değerlendirirken, muhalefet belediye başkanlarının tutuklanmalarının toplumsal adaletin sağlanmasını engellediğini ifade etti. Kalıcı barışın sadece terörün sona ermesiyle değil, aynı zamanda yargıda, siyasette ve halkın iradesinin sandıkta hüküm sürmesiyle mümkün olduğunu belirten Kılıç, sosyal medya platformu X üzerinden şu sözleri paylaştı: “Cumhuriyet Halk Partisi, kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ten miras aldığı “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesine sahip çıkarak; terör, şiddet ve çatışma yerine barışı, hukuku ve demokrasiyi savunmaktadır. Terör örgütünün silah bırakması, yıllardır büyük acılar çeken milletimiz için önemli ve gecikmiş bir adımdır.

Bu adımın kalıcı hale gelmesi, toplumsal uzlaşı ve şeffaf bir süreçle sağlanmalıdır. Ancak, son zamanlarda ana muhalefet partisinin seçilmiş belediye başkanlarının masumiyet karinesinin ihlal edilerek tutuklandığını ve yargının iktidara farklı muhalefete farklı işlediği bir ortamda toplumsal barış beklentilerinin güvenilir olması beklenemez.”

İçeride adalet yoksa toplumsal barış samimi şekilde sağlanabilir mi?

Herkes bilmelidir ki; hiç kimse şiddetten veya silahtan yana olmamalıdır. Ancak içeride adalet yokken, toplumsal barışın sağlanması mümkün müdür? Toplumun adalet arayışının göz ardı edildiği hiçbir süreç, kalıcı bir barış yaratamaz. Geçmişte benzeri durumlara tanık olduğumuz gibi, iktidarın meşruiyetinin azalmaya başladığı dönemlerde bu tür adımların hız kazanması, barışın ötesinde siyasal mühendislik izlenimi doğurmaktadır. Tek adam rejiminin devamı için düzenlenen bu süreçlerin geçmişte birçok örneği bulunmaktadır. Her kritik dönemde benzer adımlar atılmış, her seferinde barış ve demokrasi söylemleri ile iktidarın ömrü uzatılmaya çalışılmıştır.

Bu durum önemli bir çelişkiyi de beraberinde getirmektedir. Bir taraftan toplumsal barış çağrısı yapılırken, diğer taraftan demokratik siyasetin temsilcileri susturulmakta, yerel iradeye müdahale edilmekte ve muhalefet baskı altında tutulmaktadır. Gerçek barış, toplumun tamamını kapsayan samimi bir irade ile, iktidarın değil halkın kazanacağı bir süreçle mümkündür. Bu yalnızca terör örgütünün silah bırakmasından ibaret değildir; aynı zamanda yargıda, meydanda ve sandıkta adaletin sağlanması ile mümkündür. Endişemiz, barış söylemi arkasında gizlenen farklı hesapların yürütülmesidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısına yönelik saldırılar, vatandaşlık temelli eşitlik yerine kimlik pazarlığı yapan yaklaşımlar ve laiklik ilkesine aykırı dini referanslı siyasi projeler kesinlikle kabul edilemez.

Barış süreci Cumhuriyetin temel ilkelerinden taviz verilerek yürütülemez

Cumhuriyet değerlerini zedelerken, demokratik parlamenter sistemi ortadan kaldırmayı amaçlayan anayasal değişiklik girişimlerine; toplumsal gerilimleri fırsat olarak gören otokratik eğilimlere; seçimli demokrasiyi devre dışı bırakarak tek sesli bir düzen peşinde koşan arayışlara kesin bir dille hayır diyoruz. Barış süreci, Cumhuriyetin temel ilkelerinden taviz verilerek ve toplumsal uzlaşı görüntüsü altında antidemokratik dönüşümlerin zeminini hazırlayarak yürütülemez. Silahların sustuğu, halkın iradesinin yüksek sesle ifade edildiği, herkesin eşit yurttaşlık temelinde özgürce yaşayabildiği bir Türkiye için kararlılıkla mücadele etmeliyiz.

reklam

YORUM YAP