CHP Genel Başkan Yardımcısı Evrim Rızvanoğlu, “Bugün güne başlamadan Resmi Gazete’de yine tanıdık bir karar gördük. 11 ilde bazı alanlar, AKP hükümeti tarafından orman sınırları dışına çıkarıldı. Bu durum, bir alanın hukuken orman olmaktan çıkarılması anlamına geliyor. Soruyu en baştan net soralım: Bir orman, bir gecede orman vasfını kaybeder mi?” dedi.
Rızvanoğlu, bazı alanların orman sınırlarından çıkartılmasına dair sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu. Rızvanoğlu, şunları ifade etti:
“Bir Orman, Bir Gecede Orman Vasfını Kaybeder Mi?”
“Bugün güne başlamadan Resmi Gazete’de yine tanıdık bir karar gördük. 11 ilde bazı alanlar, AKP hükümeti tarafından orman sınırları dışına çıkarıldı. Bu durum, bir gecede, bir alanın hukuken orman olmaktan çıkarılması demektir. Toprağı mı değişir? Ekosistemi mi yok olur? Ağaçlar mı karar verir, 'Artık orman değiliz' diye? Hayır. Ancak Ek 16 maddesi tam olarak bunu mümkün kılıyor. 2018’de Orman Kanunu’na eklenen Ek 16, Cumhurbaşkanlığına, herhangi bir zaman kısıtlaması olmaksızın orman alanlarını orman sınırları dışına çıkarma yetkisi verdi. Yani bu durum, bilimsel bir gereklilik değil, tek kişilik bir idari tercih. Bugün Ek 16 ile şimdiden binlerce hektar alan sistem dışına çıkarıldı ve bunun önünde hiçbir hukuki engel yok.”
“Bu Kararlar İstisna Değil, Bir Defalık Hic Değil”
İzmir Bayraklı örneği oldukça çarpıcı. Danıştay’ın iptal ettiği bir kararla ilgili olarak aynı alan için yeniden bir karar alındı, üstelik bir kısmı yangında zarar görmüşken. Anayasa'nın 169. maddesi çok açıktır: Yanan ormanların yerine yeni orman yetiştirilmelidir. Bu alanlar başka amaçlarla kullanılamaz. Ama pratikte ne oluyor? Yargı kararları görmezden geliniyor. Anayasa sadece kağıt üzerinde kalıyor. Sonra bize ne deniyor? 'Merak etmeyin, yerine ağaç dikeceğiz.' İstanbul’un ormanını kesip Adana’da mı yerine koyuyorsunuz? Trabzon’daki ekosistemi Denizli’de mi telafi ediyorsunuz? Orman, taşınabilir bir nesne değildir. Orman, bulunduğu yerle, toprağıyla ve iklimiyle, oradaki canlılar ve su kaynaklarıyla varlığını sürdürür. Bu kararlar, istisna değil, bir defalık hiç değil.”
“Bu Ülkenin Ormanları Gece Yarısı Kararlarına Teslim Edilemez”
30’dan fazla benzer karar mevcut ve bunların büyük bir kısmı, mevcut Tarım ve Orman Bakanı’nın görev süresinde alındı. Ancak mesele kişiler değil, mesele sistemdir. Hükümet, istediğini bir kalemde yapabiliyor. Alınan kararlar için etkili bir denetim sistemi olmadığı için 'Bu kararın sonucu ne olur?' diye bilimsel bir süreç işletilmiyor! Sonuç her zaman aynı: Orman gidiyor, doğa kaybediyor, toplum kaybediyor. İklim krizinin ortasındayız; su ve gıda krizinin eşiğindeyiz. Türkiye’nin bir metrekare daha orman kaybetme lüksü yok. Görebiliyorsunuz ki, Sapanca gibi ülkenin en büyük gölleri bile kuruma tehlikesiyle karşı karşıya. Gölün kenarını, oradaki ekosistemin kaldıramayacağından fazla yapılaşmaya açarsanız, orman alanlarına binalar dikerseniz, sonucunda gölü kurutursunuz. Bu yüzden bu keyfiliği kabul etmiyoruz. Bu düzeni normalleştirmiyoruz. Bu ülkenin ormanları gece yarısı kararlarına teslim edilemez.”
