

Kamuoyunda ‘Süper İzin Yasası’ olarak bilinen Maden Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, 24 Haziran’da Meclis’ten geçmesiyle birlikte tepkiler devam ediyor. Çevre örgütleri, bu kanun değişikliğinin yalnızca maden ve enerji şirketlerine yarar sağladığını, ayrıca teklifin bu şirketlerin talepleri doğrultusunda Meclis’e getirildiğini belirtiyor.
Ege Çevre ve Kültür Derneği (EGEÇEP) Eş Sözcüsü Av. Arif Ali Cangı, maden ve enerji sahalarına yönelik tartışmalı düzenlemeleri değerlendirdi. TBMM Sanayi ve Enerji Komisyonu tarafından kabul edilen ve 16 Temmuz Çarşamba günü Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmesi planlanan kanun teklifiyle, madencilik faaliyetlerinin denetimsiz bir biçimde hızlanacağına dikkat çeken Cangı, İzmir için beklenen riskleri vurguladı.
Teklifin yasalaşması halinde İzmir’de ruhsatlı altın madeni sahalarının bulunduğu Ödemiş, Karşıyaka, Güzelbahçe ve Bergama'da madencilik faaliyetlerinin hızlanacağı endişesini dile getiren Cangı, “Eskiden maden sahaları için ruhsat alınması gerekiyordu, fakat işletme izni almak çeşitli izinlere bağlıydı ve açılan davalarla durdurduğumuz süreçler mevcuttu. Ancak bu yeni kanunla, yerel idarelerin ve diğer kuruluşların olumsuz görüş bildirmesi artık önem arz etmeyecek. Yetkileri de devre dışı kalacak, ÇED süreçlerinde halkın katılımı azalacak ve kamusal ile yargısal denetim ortadan kalkacak.” şeklinde konuştu.
Yetki Kaybı
Güneş Enerji Santrali (GES) ve Rüzgâr Enerji Santrali (RES) için hazırlanan imar planlarının acele kamulaştırma sürecine sokulacağını belirten Cangı, Çeşme ve Karaburun'daki RES ve GES projeleri için yerel yönetimlerin etkisiz hale geldiğini ifade etti. “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından ruhsatsız santrallere imar affı için izin verilebilir. Aynı bakanlık, tüm yenilenebilir enerji kaynaklarının planlarını yapıp ruhsatlarını verecek. Bu kapsamda, Çeşme ve Karaburun'daki RES ve GES alanlarında artık belediyelerin yetkileri kalmayacak. 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenmesi planlanan Geçici 33. madde ile yenilenebilir enerji kaynaklarına dayanarak önlisans veya üretim lisansı bulunan tesisler için gerekli taşınmazların temininde 31 Aralık 2030 tarihine kadar acele kamulaştırma kararı alınabilecek.” dedi.
Çevre Koruma Tehlikede
Cangı, ÇED süreçlerinin çevre koruma güvencesini yitirdiğini ve muafiyet kapsamının genişletildiğini kaydetti. Artık 25 hektardan küçük alanlarda açık maden işletmeleri, maden arama projeleri, günde 500 ton altındaki ham petrol ve 500 bin metreküpten az doğal gaz çıkarılması durumunda ÇED muafiyeti aranmayacak.
Güvenlik Zafiyeti
Değişiklikle birlikte Maden Kanunu’na 'stratejik veya kritik madenler' başlıklı yeni bir maddenin eklenmesi öngörülüyor. Cangı, “Arz kesintileri veya fiyat artışları ekonomik sorunlara veya güvenlik zafiyetlerine yol açabilir. Bu tür madenler, yüksek risk taşıyan kritik madenler olarak kabul edilecektir.” dedi.
Ayrıca, Muğla Akbelen’deki zeytinliklerin korunması adına 1 Mart 2022’de Maden Yönetmeliği’nde yapılan, fakat Danıştay tarafından iptal edilen düzenlemenin bu kez yasal bir çerçeveye oturmaya çalışıldığını da vurguladı. Zeytinliklerin sökülerek yeni maden projelerine açılabileceği tehdidi bu çerçevede gözlemleniyor.