

DİSK Genel-İş 6 No’lu Şube Kadın Komisyonu, kadına yönelik şiddetin sadece fiziksel saldırılarla sınırlı olmadığını, psikolojik, ekonomik, dijital ve cinsel şiddetin de önemli insan hakları ihlalleri olduğunu vurgulayarak bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Şiddetin bireysel yaşam hakkını tehdit etmekle kalmayıp, toplumların gelişimini, barışını ve adalet duygusunu da derinden sarsabileceğine dikkat çekildi.
Açıklamada, “Bugün, 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde, dünyanın dört bir yanında milyonlarca kadın ve kız çocuğunun maruz kaldığı şiddete dikkat çekmek, toplumsal farkındalığı artırmak ve çözüm için kararlılığı yinelemek amacıyla bir araya geldik.” ifadesi kullanıldı.
TÜM TOPLUMUN ORTAK MESELESİ
Kadına yönelik şiddet, yalnızca fiziksel saldırılarla sınırlı olmayan, psikolojik, ekonomik, dijital ve cinsel şiddeti de kapsayan ciddi bir insan hakları ihlalidir. Şiddet, bireyin yaşam hakkını tehdit etmesinin yanı sıra, toplumların gelişimini, barış ortamını ve adalet duygusunu da derinden yaralar. Bu nedenle kadına karşı şiddet, yalnızca kadınların değil, tüm toplumun ortak bir meselesidir.

Birleşmiş Milletler verilerine göre, dünya genelinde her üç kadından biri yaşamı boyunca en az bir kez şiddete maruz kalmaktadır. Çoğu kadın, saldırıya uğradığında veya tehdit edildiğinde yalnız kalmakta, uzaklaştırma kararları uygulanmamakta ve güvenlik mekanizmaları etkin bir şekilde çalışmamaktadır. Kadınların korunması, devletlerin ve toplumun tüm bireylerinin ortak sorumluluğudur.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi; sadece cezai yaptırımların artırılmasıyla değil, aynı zamanda eğitim, toplumsal cinsiyet eşitliği politikaları, ekonomik bağımsızlık, sağlam sosyal destek ağları ve etkili kurumlar arası iş birliği ile mümkündür. Şiddetle mücadele, okullarda, iş yerlerinde, evlerde, sokaklarda kesintisiz bir şekilde sürdürülmesi gereken geniş kapsamlı bir mücadeledir.
25 Kasım, Mirabal Kardeşler’in anısına ilan edilmiştir ve bize, kadına yönelik şiddetin asla sıradanlaştırılamayacağını, her şiddet olayı ve vakasının toplumsal bir çığlık olduğunu hatırlatmaktadır. Kadınların hayatlarını savunmak değil, özgürce yaşamak için mücadele etme hakları olduğunu kabul ediyoruz. 2025 yılının ilk altı ayında 136 kadının öldürüldüğü, 145 kadının ise şüpheli bir şekilde yaşamdan koparıldığı kaydedilmiştir.
ŞİDDETE MARUZ KALAN TÜM KADINLARIN YANINDAYIZ
Bu nedenle, şiddete maruz kalan tüm kadınların yanında olduğumuzu, şiddeti önleyici politikaların hayata geçirilmesi ve uygulanmasında kararlılık talep ettiğimizi, toplumsal cinsiyet eşitliğini güçlendiren her adımı desteklediğimizi vurguluyoruz.
Mustafa Kemal Atatürk’ün kadınlara tanıdığı Eğitim Hakkı, hukuksal Eşitlik ve Ekonomik Haklar gibi değerlerden vazgeçmediğimizi, Cumhuriyet ve laikliğe sahip çıktığımızı ve laikliğin kadının özgürlüğü olduğunu belirtmekteyiz.
Kadınların güçlenmesinin, eğitimden iş hayatına, siyasetten sivil topluma kadar her alanda eşit fırsatlar yaratılmasıyla mümkün olacağını bir kez daha hatırlatıyoruz.
Kadına yönelik şiddet, bir kader değil, önlenebilir bir toplumsal sorundur. Sessiz kalmak, bu şiddetin devamına zemin hazırlamaktır. Bugün ve her gün, kadınların yaşam haklarını, eşitliği, özgürlüğü ve adaleti savunmaya devam edeceğiz.
Tüm kurumları, karar alıcıları ve toplumu şiddetsiz bir gelecek için sorumluluk almaya çağırıyoruz. 25 Kasım, sadece bir anma günü değil; değişim, mücadele ve toplumsal örgütlenme çağrısıdır. Yaşasın Kadın Dayanışması!



