

Ege Bölgesi’nin en değerli doğal ürünlerinden biri olan damla sakızı, hem sağlık hem de gastronomi alanında büyük bir öneme sahiptir. Tarih boyunca bir şifa kaynağı olarak bilinen bu özel reçine, günümüzde de çeşitli sektörlerde kullanılmaya devam edilmektedir. Damla sakızı, yalnızca Yunanistan’a ait Sakız Adası’nın güney kesiminde ve Türkiye’nin batısındaki Çeşme Yarımadası’nda doğal olarak yetişmektedir. Ege ve Akdeniz iklimine özgü olan bu bitki, Çeşme’nin coğrafi işaretli ikinci ürünü olarak dikkat çekmektedir.
Tarihsel Süreçte Sakızın Önemi
Damla sakızı ile ilgili en eski yazılı kaynaklar, milattan önce Herodot’un eserlerinde yer almaktadır. Antik çağların ünlü hekimi Hipokrat, damla sakızını sağlık yararları nedeniyle kullanmıştır. Ayrıca Bergamalı hekim Galen de, bu bitkiyi saç dökülmesinden yılan sokmasına kadar pek çok tedavi yöntemi için önermiştir. Tarih boyunca balgam söktürücü, diş eti güçlendirici ve ağız kokusunu giderici olarak yaygın bir şekilde kullanıldığı bilinmektedir. Bunun yanı sıra, ülser ve mide kanseri tedavisinde de faydalı olduğuna inanılmıştır.
Kullanım Alanları
Damla sakızı, yapıştırıcı ve cila üretiminde, parfüm endüstrisinde ve mutfakta çeşitli amaçlarla değerlendirilmektedir. Özellikle muhallebi gibi tatlı tariflerinde yer aldığında, kendine özgü koku ve aromasıyla bu tatlılara eşsiz bir lezzet katmaktadır. Bunun yanında, Bulgaristan’da “Mastika” olarak adlandırılan yerel bir rakı türünün yapımında da kullanılmaktadır.
Damla Sakızının Faydaları
Damla sakızının faydaları arasında; çiğnendiğinde sindirimi kolaylaştırması, ağız ve diş sağlığını olumlu yönde etkilemesi, diş macunu formülasyonunda yer alması, yüksek tansiyon ve kalp krizi riskini azaltmaya yardımcı olması gibi pek çok yarar sayılabilir. Aynı zamanda gıda sektöründe reçel, dondurma ve çeşitli tatlıların yapımında kullanılması, kozmetik alanında da UV ışınlarını emme özelliği sayesinde güneş kremlerinin içeriğinde bulunmasıyla oldukça çeşitli bir kullanım alanına sahiptir.