

Gazeteci Fatih Altaylı, YouTube kanalında yaptığı bir açıklamanın ardından “Cumhurbaşkanını tehdit” suçlamasıyla tutuklandı. Altaylı’nın tutuklanması sonrası dikkat çeken başka bir durum ise, YouTube kanalında yansıtılan ve sadece boş bir koltuğu gösteren videonun kısa sürede yüz binlerce izlenme alması oldu. Video, 7 saat içerisinde 650 bine yakın izleyiciye ulaştı.
Fatih Altaylı’nın Tutuklanmasının Ardından Boş Koltuk Gündemde
Altaylı’nın YouTube kanalında yayımlanan boşa koltuk görüntüsünü içeren video, sosyal medya kullanıcıları arasında yoğun ilgi gördü. “Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR” başlığıyla yayımlanan videotoplamda Altaylı’nın gözaltına alınmasına sebep olan konuşmanın tam metnine yer verildi. Burada yalnızca Altaylı’nın stüdyosundaki boş koltuk görüntüsü yer alıyor ve 10 dakikalık video süresince başka bir görüntü sunulmuyor.

Ne Olmuştu?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Altaylı hakkında resmi YouTube hesabı üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik tehdit içerdiği iddiasıyla re’sen soruşturma başlattı. Bu nedenle gözaltına alınan Altaylı, ifadesinin alınmasının ardından tutuklandı ve cezaevine gönderildi.
Altaylı, savcılığa verdiği ifadede, söz konusu ifadelerin tehdit niteliği taşımadığını savundu. Boş koltuğun yer aldığı videoda paylaşılan savunmasında şu ifadelere yer verdi: “Söz konusu yayın ve cümleler bana aittir, ancak Cumhurbaşkanı’nı ne tehdit ne de hakaret maksadım vardır. Bir araştırma şirketinin yaptığı ankette, vatandaşlara Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kaydı hayat şartıyla Cumhurbaşkanlığı yapmasına onay verip vermeyecekleri sorulmuş, vatandaşların yüzde yetmişi böyle bir Anayasa değişikliğine onay verip vermeyeceklerini belirtmiştir.
Ben de bu konuyla ilgili yorumumda, Türk halkının Tanzimat’tan beri oy vererek devlet yönetiminde etkin olmayı sevdiğini ve benimsediğini, herhangi bir kişiye, kendi iradesi ve denetimi dışında devlette üst düzey görev yapma izni verme konusuna sıcak bakmadığını ifade ettim. Türk halkının, kendini yönetenlere karşı her zaman eleştirel bir tutum sergilediğine dair tarihi örnekler vardır. Bu bilgilerin mevcut Cumhurbaşkanı’na yönelik tehdit algısı yaratabileceğini düşünmüyorum.
Olayın böyle bir noktaya gelmesinden ve tarihi bilgi verme amacıyla söylediğim sözlerin, sanki Cumhurbaşkanı’nı tehdit ediyormuşum gibi bir anlamda çarpıtılmasından ben sorumlu değilim. 45 yıllık meslek hayatımda, son 30 yıl boyunca birçok televizyon programı ve makale yazdım. Hiçbirinde, bırakın Cumhurbaşkanı’nı, herhangi bir vatandaşı tehdit ettiğime dair bir durum yoktur. Bu suçlama ile ilgili dava açılmamıştır. Burada benim amacım tehdit değil, şahsen tanıdığım Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik bir tehdit düşüncem yoktur.
Eleştirme Hakkım her zaman vardır, ancak tehdit benim karakterime uygun bir davranış değil. Hakkında yapılan suçlamalarla ilgili olarak savcılık sevk yazısında, TCK 310/2’nin uygulanması için fiili bir hakaretin olması gerektiği ifade edilmiştir. Bu durumda bile herhangi bir tehdit veya hakaret kastım olmamasına rağmen, savcılığın bu talebi haksız ve hukuksuzdur. Unutmamalıdır ki, suçlama konusu olan konuşmamda geçen ilk cümle “Türk halkı sandığı sever” olmuştur. Bu durum, demokrasiye olan inancımızı ve konuşmamızdaki samimiyeti göstermektedir. Bu nedenlerle hakkımda kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesini rica ederim.



