

İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, müstehcenlik suçlamasıyla daha önce başlatılan ceza soruşturmasında “kovuşturmaya yer olmadığı” kararı verilen sosyal medya paylaşımlarını “müstehcen” olarak nitelendirip, toplum bireylerini lezbiyen, gey, biseksüel veya trans olmaya özendirdiği gerekçesiyle Genç LGBTİ+ Derneği'nin feshine karar verdi.
Mahkeme kararına itiraz eden İzmir Barosu, karar gerekçesinde yer alan “LGBTİ+ olmaya özendirme” ve “teşvik” ifadelerinin bilimsel gerçeklerle örtüşmediğini belirtti. Baro, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinin bireylerin tercihi olmadığını ve teşvik yoluyla değiştirilemeyeceğinin bilimsel otoriteler tarafından kabul edildiğini vurguladı.
“Yasama Yetkisi Yargı Eliyle İkame Ediliyor”
İzmir Barosu, fesih kararının, yasalaşmamış düzenlemelerin pratiğe dökülmesi sonucunu doğurmasının yasama yetkisinin yargı eliyle devralınması anlamına geldiğini savundu. Bu durumun hukukun üstünlüğünü tehlikeye attığı ifade edildi.
Baro’nun açıklamasında, derneğin kapatılmasına gerekçe teşkil eden paylaşımların sanatsal üretimler olduğu belirtildi. “İfade özgürlüğünün ayrılmaz bir unsuru olan sanat özgürlüğünün ‘müstehcenlik’ gibi belirsiz ve keyfi kavramlarla cezalandırılması, Anayasa’nın 27. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi kapsamındaki sanat ve ifade özgürlüğünün açık bir ihlalidir” denildi.
Genç LGBTİ+ Derneği’nin İzmir’de uzun yıllar boyunca LGBTİ+ gençler için ayrımcılıkla mücadele amacıyla faaliyet gösterdiği hatırlatılırken, derneğin kapatılmasının ülkede LGBTİ+ bireylere yönelik hak ihlallerinin artarak devam ettiğine işaret ettiği belirtildi.
Baro’dan İstinaf Çağrısı
Açıklamada, ifade ve örgütlenme özgürlüklerine yönelik müdahalelerin, yargı süreçlerinde uygulanan baskıların, nefret söylemi ve nefret suçlarında cezasızlığın yanı sıra cinsiyet uyum sürecine erişimde yaşanan idari kısıtlamaların bir arada değerlendirildiğinde bu politikaların ülke için sadece zararın yanı sıra bir sonuç vermediği kaydedildi.
İzmir Barosu, Genç LGBTİ+ Derneği hakkında verilen fesih kararının istinaf incelemesinde hukuka aykırı gerekçelerle bozulması çağrısında bulundu. Baro, sivil topluma yönelik yargısal baskılara son verilmesi gerektiğini vurgulayarak, örgütlenme özgürlüğünün korunması için tüm bireyleri ve kurumları sorumluluk almaya davet etti ve hukuki sürecin takipçisi olacağını bildirdi.



