

İzmir Büyükşehir Belediyesi soruşturması kapsamında başlatılan ceza davalarındaki tahliye kararlarını veren İzmir 17. Asliye Ceza Mahkemesi ve İzmir 28. Asliye Ceza Mahkemesi hâkimlerinin görev yerlerinin değiştirilmesi, yargı bağımsızlığına yapılan saldırılardan bir başkasıdır. İzmir Barosu, “Beğenilmeyen Kararların Bedeli Sürgün” başlığı ile sosyal medya hesabından şu açıklamayı yaptı:
“Her iki mahkeme hâkiminin, verdikleri tahliye kararlarının akabinde ağır ceza mahkemelerine üye olarak atanmasının başka bir açıklaması olamaz. Siyasi iktidarın 'hukuku', beğenilmeyen karar veren hâkimlerin görev yerlerini değiştirerek bir kez daha karşımıza çıkmıştır.”
“Açıkça yargı bağımsızlığına müdahale”
Örneğin, Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Başsavcısı Akın Gürlek hakkındaki “Başsavcıyı tehdit” davasında “tüm suçlardan beraat etmeli” notunu düşen üye hâkimin görevden alınarak Ağır Ceza Mahkemesi’nden uzaklaştırılıp İş Mahkemesi’ne gönderilmesi de açıkça yargı bağımsızlığına bir müdahaledir. Bu durum, siyasi iktidarın hoşuna gitmeyen kararların bedelinin görev yeri değişiklikleri ile ödendiğinin bir göstergesidir.
Anayasa, ilgili mevzuat ve uluslararası hukuka aykırı şekilde gerçekleştirilen bu atamalar, yargının siyasallaştığını ve bağımsızlık ile tarafsızlığının ortadan kalktığını açıkça göstermektedir; ayrıca halkın vicdanında adalet ve hukukun üstünlüğü anlayışını da zayıflatmaktadır.
“İzmir Barosu olarak yanlarındayız”
Ülkemizi kadılık sisteminden geri bir yargı düzenine sürüklemek isteyenler, bu çabalarında başarılı olamayacaklardır. Hukuk ve vicdana uygun, özgür ve bağımsız bir şekilde karar verecek hâkim ve savcılara yönelik her türlü baskı, sindirme ve sürgün politikalarına karşı İzmir Barosu, bağımsız yargıyı desteklemeye devam edecektir.