

Geçtiğimiz yıl İzmir Körfezi'nde özellikle Bayraklı ve Karşıyaka sahillerinde yaşanan balık ölümleri bu yaz yeniden görülmeye başlandı. Çok sayıda ölü balık kıyıya vururken, artan hava sıcaklıkları sonucunda etkili olan kötü koku da insanları rahatsız ediyor. Önceki yıl İzmirlileri zor durumda bırakan bu kirliliğin tüm Körfez'e yayılmasından endişe ediliyor. İzTV’de yayımlanan Nil Kahramanoğlu ile Gündem Özel programının konuğu olan İklim Bilimci Prof. Dr. Doğan Yaşar, deniz suyunun aşırı kirli olduğu ve balık ölümlerinin ile kötü kokunun bu kirlilikten kaynaklandığını belirtti.
Bu Bir Doğa Katliamıdır
Körfez sorununa yeterince dikkat edilmediğini vurgulayan Yaşar, “Ben 1977 yılından beri Körfez’de düzenli olarak çalışıyorum. Körfez ile ilgili en kapsamlı makaleler de bizim tarafımızdan hazırlanmıştır. İzmir Büyükşehir Belediyesi için pek çok proje hazırlandı ama çoğu sadece raflarda kaldı. Asıl sorun kirliliktir. Körfez’in suyu 2000’lere kadar tamamen simsiyah idi. Eski İzBB Başkanı Ahmet Piriştina ile her çarşamba görüşerek, derelerin getirdiği kirli suyun kesilmesinin Körfez’i çok kısa sürede temizleyeceğini iletmiştim. 2002 yılında arıtma tesisleri devreye girdi ve fabrikalar arıtmalarını çalıştırmaya başladıktan sonra Körfez, beklenmedik bir hızla masmavi oldu. Ancak Piriştina’nın vefatından sonra 2005 yılında, ‘Körfez’de geriye dönüş başladı’ başlıkları atılmaya başlandı. Uyarılarımıza kulak verilmedi ve 2007 yılına gelindiğinde derelerin altının betonlanması gibi bir felaket yaşandı. Bu, doğa katliamıdır. Suyun toprakla olan bağı koparıldığında, kokudan geçilmez hale geliyor. Dolayısıyla Körfez yeniden kötü kokmaya başladı. 2020’de, dönemin belediye başkanına kuraklık ve Körfez hakkında iki mektup gönderdim ve bu mektupları bugün Cemil Tugay’a da ilettim. Çünkü başkanlarla konuşmaktan uzak kaldık. Önce feci bir kuraklık başladı, ardından balık ölümleri ortaya çıktı,” dedi.
Gediz ile İlişkisi Yok
Körfez’deki sorunların çözümü için atılması gereken adımları paylaşan Yaşar, “Şu an hiç beklemediğim bir durumla karşı karşıyayım. Körfez’de iki yıl üst üste yaşanan balık ölümlerine şahit olmamıştım. İlk defa böyle bir durumla karşılaşıyorum. Geçtiğimiz gün gittiğimde su yine simsiydi ve ağır bir koku hâkimdi. Belediye yetkilileri bu durumu görselliği kurtarmak için hem denizden hem de karadan ölü balıkları toplamaya çalışıyordu. Ama görseli ne kadar kurtarmaya çalışırsanız çalışın, bu sorun devam ediyor. Tekrar ediyorum, eğer derelerden gelen kirli suyun akışı kesilmezse, unutun Körfez’in temizlenmesini. Büyükşehir Belediyesi bir bilim kurulu oluşturdu, ancak buna gerek yok. Yapılacak tek şey, fabrikaların arıtmalarını çalıştırmak. Bu kadar basit. Belediye yetkilileri hâlâ alüminyum sülfatla uğraşıyorlar. Kirleticileri önleyip, temiz su sağlamanın tek çözüm olduğunu, Gediz’in deyip suçlandığını görüyoruz. Gediz ile ne alaka? Gediz’in su akıntısı kuzeye doğru. Bu konuda ders vermiş biri olarak, bu akıntıları bilmeyenlerin yanlış yönlendirmeler yaptığını görüyorum,” şeklinde konuştu.
İzmir Büyükşehir’i Yönetenler İzmir’i Bilmiyor
İzmir’in bilim dışı yöntemlerle yönetilmeye çalışıldığını öne süren Yaşar, “Bugün yaşanan balık ölümlerini geçen sene defalarca dile getirdim. Bir şey yapmayın, kazmayın, harcama yapmayın. Neden Kuzey’den kanal açmaya çalışıyorsunuz? Hangi bilimsel verilerle bunu yapıyorsunuz? İşte şu an iki yıl üst üste balık ölümleri yaşanıyor. İzBB’yi yöneten kişiler, İzmir’in tarihini ve meselelerini bilmiyorlar. İzmir Körfez’inin kirliliği, İzmir’in çözülmesi en basit sorunlarından birisidir. Çünkü İzmir’i bekleyen daha ciddi sorunlar var. Önümüzdeki kış bu sorunları görmemiz mümkün. Su eksikliği ise en önemli sorunlardan biri. Bu konuyla ilgili beş yıldır yalvarıyoruz. Maalesef baştan sona bilim dışı bir yönetim ile karşı karşıyayız. İzmir, ekonomik potansiyeli yüksek bir şehir, jeotermal kaynakları, kuş cennetleri, tarım alanları ile inanılmaz zengin bir coğrafya. Ancak yöneticilerimizin bilimden uzak hareket etmesi büyük bir sıkıntı. Bilimi uyguladığınızda, sorunların üstesinden gelmek mümkün. Özellikle doğa bilimlerini etkili bir şekilde kullanmak gerekiyor,” ifadelerini kullandı.