reklam
reklam
DOLAR41,1408% 0.01
EURO48,2729% 0.02
STERLIN55,8572% -0.06
FRANG51,4324% 0
ALTIN4.597,84% 0,02
BITCOIN108.491,50-0.49
reklam

İzmir’de Barış İçin Yürüyüş: Barış Eşitliğin Teminatıdır

Yayınlanma Tarihi : Google News
İzmir’de Barış İçin Yürüyüş: Barış Eşitliğin Teminatıdır
reklam

İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla “Barış, eşitlik, özgürlük ve adalet istiyoruz” temasıyla bir miting gerçekleştirdi. Etkinlik, Cumhuriyet Meydanı'ndan Gündoğdu Meydanı'na yürüyüşle başladı. Binlerce kişi, “Katil ABD Ortadoğu’dan defol”, “Savaşa değil halka bütçe”, “Savaşa hayır, barış hemen şimdi” ve “Yaşasın halkların kardeşliği” sloganlarıyla protesto düzenledi. Gündoğdu Meydanı'nda toplanan kalabalığa, İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri’nin yanı sıra Dem Parti, TİP, YSP, ESP gibi pek çok siyasi parti ve STK'lar da destek vererek katıldı. Mitingde, ortak basın açıklaması İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz ve DEM Parti İzmir Kadın Meclisi Sözcüsü Türkan Ağaçlı tarafından yapıldı. Açıklama, Aktivist Emine Bozdağ tarafından Kürtçe okundu.

Savaşların Kaynağı: Kapitalist Sömürü Düzeni

İzmir Barosu Başkanı Yılmaz, İkinci Dünya Savaşı sonrası durumu eleştirerek, barışın 'temenniden' ibaret kalmaması gerektiğini vurgulayarak, “Bugün daha iyi anlıyoruz ki barış, hiçbir sömürücü güce bırakılmayacak kadar kutsal bir kavramdır. İçinde bulunduğumuz barbarlık çağında bu gerçeğin önemi daha da belirginleşiyor. 1939’da Nazi Almanyası’nın Polonya’yı işgaliyle başlayan İkinci Dünya Savaşı, tarihsel trajedilerin başında gelmektedir. Bu savaş sonucunda 60 milyondan fazla insan hayatını kaybetmiş, şehirler haritadan silinmiştir. Geçen zaman, bu trajedinin ardından 'bir daha asla' yeminini sadece bir temenni olarak bıraktığını kanıtlıyor. Bugün de tablo farklı değil. Ukrayna’da emperyalist güçlerin çıkar çekişmeleri halkları ateşin içine atmakta. Filistin’de ise İsrail’in işgali altında yaşam hakkı elinden alınıyor. Ortadoğu’dan Afrika’ya, Latin Amerika’ya kadar halklar savaşın ve açlığın kurbanı olmaktadır. Tüm bu savaşların temel nedeni kapitalist sömürü düzenidir. Kapitalizm, eşitlik değil; yıkım ve sömürü üretir” şeklinde konuştu.

Savaş ve Yoksulluk, Sermaye Düzeninin Seçimi

Birleşmiş Milletler raporlarına göre her gün 20 binden fazla çocuğun yoksulluk ve açlık sebebiyle hayatını kaybettiğine dikkat çeken Yılmaz, şunları ifade etti:

“Dünyada silahlanmaya her yıl trilyonlarca dolar harcanıyor. Günlük silahlanma harcaması, bu çocukların yaşamını sürdürebilmesine yetecek miktarda. Bu durum, savaş ve yoksulluğun 'kader' değil, sermaye düzeninin bilinçli bir tercihi olduğunu ortaya koymaktadır. 1 Eylül, sadece savaşın yıkıcı sonuçlarını anma günü değil; aynı zamanda kapitalizme, emperyalist işgallere, militarizme ve her türlü baskıya karşı ortak bir mücadele çağrısıdır. Barışa ulaşmanın ve onu korumanın sadece iyi niyetle mümkün olmayacağı, içinde bulunduğumuz dönemde fazlasıyla açıktır.”

Türkiye’de Barış Talebi Hayati Bir Gerekliliktir

Kalıcı barışın sağlanabilmesi için kapitalist sömürü düzeninin sona ermesi gerektiğini ifade eden Yılmaz, Türkiye’de kalıcı barışın gerekliliğine de vurgu yaptı ve şu ifadeleri kullandı:

“Bugün görüyoruz ki, savaş üretmeyen bir kapitalizm olamaz. Silah tekelleri kârlarını savaşlardan sağlamaktadır. Emperyalist devletler, enerji kaynakları ve pazarlar uğruna uluslararası hukuku çiğneyerek halklar üzerinde bombalar yağdırmaktadır. Bu durum, savaşın sadece bir dış politika tercihi değil, aynı zamanda sermaye düzeninin sürdürülebilirliği için zorunlu bir mekanizma olduğunu kanıtlamaktadır. Filistin halkı, bir taraftan bombalarla, diğer taraftan açlık ve susuzlukla yok edilmektedir. Bu durum bir tesadüf değil, emperyalizmin ve kapitalist tekellerin çıkarlarının doğrudan sonucudur. Dolayısıyla barışın yolu, kapitalist sömürü ve emperyalist işgallerin karşısında örgütlü ve ortak bir mücadele hattı kurulmasından geçmektedir. Gerçek barış, sömürünün sona ermesiyle, halkların eşitlik, özgürlük ve kardeşlik temelinde kendi geleceklerini inşa etmesiyle mümkün olacaktır. Türkiye’de barış talebi, sadece bir seçenek değil, toplumsal varlığımız için hayati bir gerekliliktir.”

Barış, Eşitliğin Temelidir

DEM Parti İzmir Kadın Meclisi Sözcüsü Ağaçlı ise barışın 'mücadele ile bağlantılı' olduğunu belirterek, “Barış, yalnızca 'savaşsızlık' değil; adaletin, özgürlüğün ve eşitliğin somut karşılığıdır. Barış, kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesinden ayrı düşünülemez. Çünkü savaşların en ağır bedelini ödeyenler genellikle kadınlardır. Kadınların barış talebi, sadece hayatta kalma mücadelesi değil; yaşamın her alanında eşit, özgür ve görünür olma iradesidir. Gerçek barış, kadınların toplumsal yaşamın öznesi haline geldiği, eşit yurttaşlıkla güçlendiği bir dünyada anlam bulur. Gençler, bugün geleceksizlik ve işsizlikle yüzleşmekte, savaşın gölgesinde yaşamaya mahkûm edilmektedir. Oysa gençlik, barışın en dinamik ve yaratıcı gücüdür. Gençlerin itirazı, sadece bir öfke değil, aynı zamanda yeni dünyaların inşa edileceği bir ses olmalıdır. Barış mücadelesinin en güçlü nefesi, gençliğin örgütlü enerjisi ve değişim iradesidir. Gerçek barış, kimlik, inanç ya da yönelim ne olursa olsun herkesin eşit haklara sahip olduğu, önyargıların ve baskının yok olduğu bir toplumda mümkündür.” şeklinde konuştu.

Doğayla Uyumlu Barış Anlayışı

Ağaçlı, doğaya ilişkin mesaj vererek, “Kapitalist düzen yalnızca savaşlarla değil, doğanın hoyratça talan edilmesiyle de insanlığa ölüm getiriyor. Enerji şirketleri ve büyük sermaye grupları, kâr hırsıyla hem savaşların hem de ekolojik yıkımların kaynağıdır. Savaş alanlarında yakılan ormanlar, kirletilen nehirler ve bombalanan topraklar, doğanın da savaşın kurbanı olduğunu göstermektedir. Barış, yalnızca silahların sustuğu bir an değil; doğayla uyumlu, sürdürülebilir, yaşamı ve canlıları koruyan bir sistemin kurulmasıdır. İnsanlığın barış hakkı, doğanın yaşam hakkı ile iç içe geçmiştir. Doğasız bir barış, asla barış değildir” dedi.

Mücadelemizi Sürdüreceğiz

Ağaçlı, 1 Eylül’ün mücadele günü olacağını vurgulayarak, “Bir kez daha yinelemek istiyoruz. Emperyalist savaşlara, işgallere, NATO’ya, militarizme ve silahlanmaya 'hayır' diyoruz. Yaşasın halkların eşitliği ve kardeşliği temelinde gerçek barış! Emeğin sömürülmediği, halkların özgür olduğu, kadınların eşit ve gençlerin umut dolu bir geleceğe sahip olduğu; doğanın ve tüm canlıların korunduğu bir dünya için barışa evet! 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü böyle anıyoruz. Kutlamıyoruz çünkü kutlanacak bir barış yok. Çünkü her dakika masum insanlar haksız savaşlarda hayatını kaybetmektedir. Bu barbarlık sona ermeden, 1 Eylül ancak bir mücadele günü olarak anılacaktır. Ülkemizde ve dünyada halkların eşit, özgür ve barış içinde yaşayabileceği umuduyla mücadelemizi sürdüreceğiz. Unutulmamalıdır ki barış, yalnızca bir özlem değil, uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış temel bir haktır. Barış talebimiz hem hukuki hem de meşru bir haktır. Bu hakkı elde edinceye kadar mücadelemizi sürdüreceğiz, çünkü barış ertelenemez, pazarlık konusu yapılamaz ve hiçbir gücün insafına bırakılamaz bir insanlık hakkıdır.” ifadelerini kullandı.

reklam

YORUM YAP