

Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Kadın Kolları, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde kadın cinayetlerini protesto etmek ve şiddete karşı farkındalık yaratmak amacıyla yürüyüş ve basın açıklaması düzenledi. Eyleme, CHP İzmir İl Kadın Kolları Başkanı Zahide Kurun ile yönetimi, CHP İzmir İl Başkanvekili Murat Aydın, Konak İlçe Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu, Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay, İl Gençlik Kolları Başkanı Ruhsar Selis Çelik, İl Yönetim Kurulu Üyeleri, İlçe Kadın Kolları Başkanları ve birçok parti üyesi ile İzmirli kadınlar katıldı. Basın açıklamasının ardından oturma eylemi de gerçekleştiren CHP’li kadınlar, yürüyüşte cinayete kurban giden kadınların fotoğraflarını, şiddete karşı sloganlar içeren dövizleri ve el fenerlerini taşıdılar.

CHP İzmir İl Başkanlığının önünden başlayan yürüyüş, Cumhuriyet Meydanı’nda sona erdi. Basın açıklamasını CHP İzmir İl Kadın Kolları Başkanı Zahide Kurun okudu. 81 ilde eş zamanlı olarak gerçekleştirilen basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“Kadınları Hâlâ Güçsüz, Hâlâ İtaatkâr, Hâlâ Kontrol Edebilecekleri Bir Varlık Sanıyorlar”
“Bugün burada sadece bir günü değil, bir dünya düzenine karşı kadınların yüzyıllardır süren isyanını konuşuyoruz. 25 Kasım, Mirabel kardeşlerden bugüne uzanan dev kadın mücadelesinin adıdır. Ve biz biliyoruz ki, bu ülkenin karanlığına rağmen kadınların dayanışması hâlâ en büyük ışık, en büyük cesarettir. OECD verilerine göre, kadına şiddette %38 ile OECD ülkeleri arasında birinci olan ülkemizde kadınlar sadece öldürülmüyor; yok sayılıyor, susturuluyor, yalnız bırakılıyor. Tecavüzler örtbas ediliyor, cinayetlere intihar süsü veriliyor, failler korunuyor. Neden? Çünkü bu düzenin sahipleri kadınları hâlâ güçsüz, hâlâ itaatkâr, hâlâ kontrol edebilecekleri bir varlık sanıyor.”
“Vahşetin Kaynağı Tam Olarak Budur!”
Ama biz biliyoruz: Bu ülkede kadınları öldüren, bireysel bahaneler değil; erkek egemen zihniyetin bizzat kendisidir. Ekonomik krizmiş, kıskançlıkmış, psikolojik sorunmuş. Aynı sözleri her dosyada duyuyoruz. Peki bu “cinnet geçiren” erkekler neden komutanlarını, patronlarını, babalarını öldürmüyor da kadınlara yöneliyor? Çünkü kadını kendilerinden güçsüz zannediyorlar. İşte vahşetin kaynağı tam olarak budur!
Şunu herkes duysun: Biz kadınlar o güçsüzlük masalını paramparça ettik. Sokakta, evde, işte, Meclis’te… Geri adım atmadık, atmayacağız. Bir kez daha söz veriyoruz, katledilen tüm kadınlar için adalet sağlanana kadar durmayacağız! Çünkü bu ülkede kadın cinayetlerinin sebebi çok açık: İstanbul Sözleşmesi’ni bir gecede fesih ettiler. 6284’ü etkin uygulamıyorlar. Devlet mekanizmalarını her geçen gün daha da çürüttüler. Ve en önemlisi, bu iktidarın dili kadın düşmanı.
“Bunlar, Bu Ülkenin Kadın Katillerine Verilen Cesaret Sözleridir!”
Hatırlayalım:
‘’Anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün, anası ölsün.”
“Kadın dediğin iffetli olacak, herkesin içinde kahkaha atmayacak.” “Tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse devlet bakar.”
“Bir kereden bir şey olmaz.”
“Boş bırakılan… ya davulcuya ya zurnacıya.”
İktidar temsilcileri tarafından söylenen bu sözler sadece cehalet değil; bu ülkenin kadın katillerine verilen cesaret sözleridir!
Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları olarak Siyah Mektuplar çalışmamızda binlerce kadın yaşadıklarını anlattı. Bir kadının değil, bir halkın çığlığı var o mektuplarda. Siyah Mektuplar bu iktidarın yüzüne tutulmuş aynadır. Ya o aynaya bakıp gerçekleri görecekler, ya da kadınların dayanışmasının altında ezilecekler.
“Hiçbir Kadın Çığlığı Artık Bir Erkeğin İki Dudağı Arasında Kaybolmayacak!”
Ve herkes şunu bilsin:
Hiçbir kadın çığlığı artık bir erkeğin iki dudağı arasında kaybolmayacak! Biz duyuyoruz. Duymayanlara da duyuracağız. Onlar kaçacak, biz konuşacağız. Onlar saklayacak, biz ortaya çıkaracağız. Onlar susacak, biz bağıracağız! İktidarın sonu yaklaşıyor. Ve biz, kadınların özgür olduğu bir Türkiye için hazırız! Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in de söz verdiği gibi İstanbul Sözleşmesi yürürlüğe girecek! 6284 etkin ve eksiksiz uygulanacak! Cezasızlık bitecek! Gerçek adalet gelecek! Kadınlar omuz omuza, örgütlü bir şekilde kazanacak. Ve bugün burada bir kez daha haykırıyoruz:
Kadınlar susmuyor!
Kadınlar direniyor!
Kadınlar kazanacak!
Katledilen tüm kadınların hesabı sorulana kadar da bu mücadele bitmeyecek!
Son sözümüz şudur;
Biz kadınlar, şiddete mecbur değiliz!
“İstanbul Sözleşmesi’nin Korumasını Kadınların Üzerinden Çekmek Politik ve Kadın Cinayetlerinin Sebebidir”
Eylemlere katılarak kadınlara destek veren CHP İzmir İl Başkanvekili Avukat Murat Aydın, kadın cinayetlerinin politik olduğuna vurgu yaparak şunları ifade etti:
“Bugün 25 Kasım. Bugün kadına karşı şiddetle mücadele günü. Bir anma günü… Ama bir yas günü değil; bugün mücadeleyi yeniden ateşleme günü. Kadın cinayetleri politiktir. Çünkü kadını bir birey olarak değil; bir eş, bir kardeş, bir namus nesnesi olarak görenler kadın cinayetlerinin sebebidir. Kadın cinayetleri politiktir. Çünkü kadının ne giyeceğine, nerede dolaşacağına, kaç çocuk doğuracağına, nasıl doğuracağına, sokakta gülüp gülemeyeceğine ahkâm kesenler, karar verenler kadın cinayetlerinin sebebidir. Kadına yönelik şiddet politiktir. Kadını eğitimsiz, işsiz; ancak bir eş, bir anne olarak değerli gören anlayış, kadına yönelik şiddetin sebebidir. Kadın cinayetleri politiktir. Çünkü İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmak; İstanbul Sözleşmesi’nin korumasını kadınların üzerinden çekmek politiktir ve kadın cinayetlerinin sebebidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Büyük Atatürk’ün söylediği gibi: Toplumun yarısının ayaklarının zincirlendiği bir yerde toplumun havaya kalkması, ilerlemesi mümkün değil. Benim elimde Gönül Yalçın’ın ismi kaldı. Hepimizin elinde bir kadının ismi var. Hepsi bir hayat, hepsi bir çocuk, hepsi birisinin sevdiği bir kadının yavrusu… Hepsi ve hepsi bir cins kırıma kurban gittiler. Bu bir cins kırımdır. Bu yüzden kadın cinayetleri politiktir ve kadın cinayetlerini durdurmak, kadın cinayetlerine karşı mücadele etmek hepimizin boynunun borcudur. Yaşasın kadın mücadelesi. Yolumuzu aydınlatmaya devam eden kadınların özgür mücadelesi… Kadın, yaşam, özgürlük.”



