

İzmir Büyükşehir Belediyesi, “İklime Hazır İzmir: Dirençlilik Stratejilerinin Geliştirilmesi (CRIZ-ERS)” Projesi kapsamında İzQ İnovasyon Merkezi’nde bir yaygınlaştırma çalıştayı düzenledi. Çalıştayda, kenti etkileyen çoklu iklim tehditlerine karşı alınacak önlemler ele alındı. Katılımcılar, olası risklerin bilimsel bir çerçevede analiz edilmesi ve kırılganlıkların belirlenmesi üzerinde yoğunlaştı.
“Şimdiden Kuraklık Başladı”
İZENERJİ AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Erhan Uzunoğlu, 2050-2070 yıllarında İzmir’de sıcaklıkların yaklaşık 5°C artacağını ifade etti. Uzunoğlu, “İzmir’de önümüzdeki yıllarda 5 santigrat derece civarında bir sıcaklık artışı görülecek. Bunun enerji tüketimi ve klima kullanımı, ayrıca karbon salımı açısından ciddi sonuçları olacak. Yağış düzeni değişecek. Şimdiden kuraklık belirtileri mevcut. Barajlardaki durumlar herkesçe biliniyor. Bu yaz sonu itibarıyla su kesintilerinin yaşanabileceği öngörülüyor. Yer altı sularında meydana gelecek ciddi sorunlar var. Şu an 200-300 metrelerden su çekmekteyiz, bu da önceki 50-60 metre olan seviyelere göre çok daha derin. Bu, yüksek elektrik tüketimi demek” dedi.
“Ciddi Önlemler Almamız Gerekiyor”
Deniz seviyesinin en az 60 santimetre yükselebileceğini belirten Uzunoğlu, “Sahil bölgelerinde minimum 60 santimetre ile 1 metre arasında deniz seviyesi artışı bekleniyor. Merkezi yönetimin bölgelerin sorunlarına yönelik özel planlamalar yapmadığına dair bir bilgiye sahip değilim. İzmir Körfezi’nin deniz seviyesinin yükselmesiyle ilgili olarak ciddi tedbirler almamız şart. İzmir Büyükşehir Belediyesi bu konuda çalışmalar yapıyor. Orman yangınlarının belirgin şekilde artması kaçınılmaz olacak. İklim değişikliği ile insanların farklı sağlık sorunları ile karşılaşması da olası. Gediz Deltası’nın kuruması, kuşların oraya gitmemesi kehanet ediliyor” şeklinde konuştu.
“Doğa Tabanlı Projelere İhtiyaç Var”
İzmir Planlama Ajansı (İZPA) Başkanı Prof. Dr. Koray Velibeyoğlu, iklim krizi ile mücadelenin kolektif bilinçle gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguladı. Velibeyoğlu, “Burada yapılacak her türlü iş, sadece bizim için değil, dünyanın iklim değişikliğine karşı hazırlık kapasitesi açısından da önem taşıyor. Gelecek düşüncesi içerisinde olmayı istiyorsak, ortak hedefler belirlemek zorundayız. İzmir açısından bu tür bir çabanın içerisine girmekteyiz. Kentlerin yaşanabilir kılınması adına doğa tabanlı projelere öncelik verilmesi gerekiyor. Çünkü doğa tabanlı çözümler ekonomik, uygulanabilir ve ekosisteme büyük katkılar sağlamakta. Bu konuda gereken adımların atılması şart” değerlendirmesinde bulundu.
Riskler Analiz Edilecek
İklim Değişikliği ve Temiz Enerji Şube Müdürü Yiğit Beydağ, “Kentimiz, sıcak hava dalgaları, ani ve şiddetli yağışlar, tarımsal kuraklık, kıyı taşkınları ve orman yangınları gibi birçok iklim tehdidiyle karşı karşıya. Bunlar her yıl daha sık ve yoğun bir şekilde yaşanıyor. Bu kapsamda, Avrupa Birliği’nin Ufuk Avrupa Programı çerçevesinde yürütülen CLIMAAX – İklim Risk ve Kırılganlık Değerlendirme Çerçevesi ve Aracı projesi, yaşanan riskleri bilimsel bir çerçevede analiz ederek kırılganlıkların belirlenmesine yardımcı olacak” şeklinde bilgi verdi.
Avrupa Komisyonu’nun “AB Şehirler Misyonu Etiketi”ne sahip ilk AB üyesi olmayan şehir olan İzmir, iklimle ilgili mücadele çabalarını sürdürmekte. CRIZ-ERS projesi, Avrupa Birliği’nden 145 bin Avro hibe almayı başardı.
CLIMAAX Projesi Nedir?
Projenin ilk aşamasında İzmir’in iklim risk haritası hazırlanarak CLIMAAX platformuna sunuldu. İkinci aşamada Konak ilçesinde daha detaylı analizler gerçekleştirilecek; kırılgan bölgeler belirlenerek müdahale planları hazırlanacak. Üçüncü aşamada ise hem İzmir genelinde hem de Konak özelinde İklim Uyum Eylem Planları oluşturulacak. Proje sürecinde eğitim programları, dijital haritalar ve kamu bilgilendirme toplantıları düzenlenerek hem kurumlar hem de vatandaşlar için farkındalık artırılacak. CLIMAAX projesi, İzmir’in iklim krizine karşı daha dirençli, kapsayıcı ve sürdürülebilir politikalar üretmesine zemin hazırlayacak.