

Çeşme’nin en popüler noktalarından biri olan Altınkum Plajı’nın bir kısmının bazı işletmeler tarafından işgal edildiği iddia ediliyor.
İzmir’de denize girmek lüks oldu: Altınkum Halk Plajı işgal altında
Plaja girmek isteyen yerel sakinler, işletmelerin şerit çekerek girişi engellediklerini ifade ediyor. Bu uygulamanın Anayasa’nın 43. maddesine aykırı olduğunu savunan Çeşme Yarımada Çevre Derneği Başkanı Dr. Ahmet Güler, Altınkum’un işgal edildiğini belirterek, “Anayasa’nın 43. Maddesi; ‘Kıyılar halkındır. Kimse halkın denize ulaşımını engelleyemez’ demektedir. İşgaller her şeyden önce Anayasa’ya karşıdır. 10 kilometre uzunluğundaki Altınkum’da bir işletme, halk plajını adeta esir alarak vatandaşlardan rezervasyonları olup olmadığını sorguluyor ve içeri almıyor. Denizi bile işgal etmiş durumdalar. Korumalar yolunuzu kesiyor ve ‘Geçmek yasak. Rezervasyonunuz var mı?’ diyerek hesap soruyorlar. Şikâyet ve resmi bildirimler söz konusu olduğunda ise hiçbir şey değişmiyor. Bir sonraki gün, hafta veya sene işgal devam ediyor. Bu haydutlara ‘Anayasa nedir?’ diye öğretilmeli” dedi.
Her sezon yeni işgaller
Dr. Güler, her sezon yeni bir işletmenin Altınkum’u ele geçirdiğini de vurguladı. İşletmelerin yasadışı bir şekilde hareket ederek halkın denize girmesini engellediklerini belirten Güler, “Burası yaklaşık 10 kilometre uzunluğunda ve Çeşme’nin en güzel kumlarına sahip bir sahil. Ancak bu kadar yoğun işgale maruz kalıyor ki, halkın buradan denize girmesi neredeyse imkânsız hale geliyor. Son sekiz yıldır bu işgallere karşı mücadele ediyoruz, işgalci işletmeleri mahkemeye veriyoruz ve davalar açıyoruz. Mahkemenin kesin yıkım kararları bile maalesef uygulanmıyor. Her sezon bu işgale yeni işletmeler ekleniyor ve bu süreç boyunca inanılmaz cirolar elde ediyorlar. Halkın denizi maalesef işgal altında” dedi.
‘Çoğu hazine arazisi’
İşletmelerin kontrolü altına alınan ve halka kapalı kalan plajların ‘hazine arazisi’ olduğunu vurgulayan Güler, “Bu alanların çoğu hazine arazisidir. Çevre Bakanlığı’ndan alınan izinler günübirlik turistik tesisler için verilmiş. Ancak bu tesislere sadece 6 metrekarelik büfe ve 20 metrekarelik teras için izin veriliyor. Bu büfede alkolsüz içki satma izni bulunuyor. Bu izinle belediyeden ruhsat alıyorlar. Kısa bir süre içinde 6 metrekare alan, 600 metrekareye kadar çıkıyor. Dolayısıyla denizin içine kadar ilerliyorlar ve Kıyı Kenar Kanunu ile Anayasa’nın 43. maddesine aykırı bir şekilde kıyıları işgal ederek halkın denize ulaşımını engelliyorlar. Ancak bu durumu kontrol edecek resmi kurumların da yeterli personeli yok. Bu sebeple işgal devam ediyor” ifadelerinde bulundu.