Ülke genelinde 2024-2025 eğitim öğretim yılının sona ermesiyle birlikte, İzmir'de de öğrenciler karne heyecanı yaşadı. İzmir'de 2.560 okulda öğrenim gören 732.341 öğrenci karnelerini aldı. Ayrıca, çok sayıda üniversite adayı, 21 Haziran Cumartesi günü Temel Yeterlilik Testi (TYT), 22 Haziran Pazar günü ise Alan Yeterlilik Testi (AYT) ve Yabancı Dil Testi (YDT) sınavlarına katıldı. Öğrenciler, hayallerine ulaşmak için çaba harcadı.
Eğitim-Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Hamdi Çalık, 2024-2025 eğitim öğretim yılının tamamlanmasının ardından İzmir’in bir yıllık değerlendirmesini yaptı. Çalık, bu süre zarfında ülke genelinde alınan kararların İzmir’in eğitim sistemine olumsuz etkide bulunduğunu belirtti. Çalık, “Bu konuda genel bir çerçeve çizilmesi gerekli. İzmir'deki eğitim sürecini, Türkiye genelindeki eğitim süreçlerinden bağımsız değerlendiremeyiz. İzmir'in kendine özgü sorunları hâlâ devam ediyor. Türkiye'de yaşanan eğitim sorunlarına ek olarak İzmir'de 'kalabalık sınıf' gibi problemler var. Ayrıca beslenme sorunlarında da çözüm bulamadık. Okul servis ücretleri de oldukça pahalı. Veliler bu durumda çaresiz kalıyor; çocuklarını güvenle okula yollamak istiyorlar ama ekonomik yük altında eziliyorlar” diye konuştu.
Liyakatsiz Atamalar
İzmir’de liyakatsiz idareci atamalarının devlet okullarındaki keyfiliği artırdığına ve eğitim kalitesini düşürdüğüne dikkat çeken Çalık, “Bu durum velilerin daha fazla özel okullara yönelmesine neden oluyor. Ekonomik durumu iyi olan veliler özel okulları tercih ediyor. Ancak maddi imkansızlıkla boğuşan aileler özel okullara gitme şansına sahip olamıyor. İzmir'deki durumu iyi olan aileler, özel okulların sunduğu avantajlardan faydalanırken, ekonomik gücü yetersiz olan aileler ise ‘Başınızın çaresine bakın’ gibi yanıtlarla karşılaşıyor” ifadelerini kullandı.
Biat Eden Gençlik Yetiştirme Kaygısı
Ülke genelindeki müfredat değişikliklerinin İzmir’de de etkilerinin görüldüğünü belirten Çalık, “Bu yılki eğitim öğretim sürecinde 'maarif modeli' adı verilen bir uygulamaya geçildi. Bu projenin tartışmaları sürüyor. Amacın gençlerimizin zihinsel ve bedensel gelişimlerini sağlamak değil; belirli bir dünya görüşüne uygun, biat eden bir gençlik yetiştirmek olduğunu düşünüyorum. Bu model, birçok bilimsel konuyu göz ardı eden ve ilişki kuramayan bir yapıya sahip” dedi.
İzmir'deki okullarda ‘kalabalık sınıf’ sorununun hâlâ devam ettiğini vurgulayan Çalık, “İzmir depreminden sonra boşaltılan okullar, 5 yıl geçmesine rağmen hâlâ yapılamadı. Dört okul, aynı binada eğitim vermek zorunda kalıyor. Konak ve Karabağlar’da benzer sorunlar yaşanıyor” ifadelerini kullandı.
Okulların Tarikatların Himayesine Bırakılması
İzmir’de köklü eğitim kurumlarının ‘proje okul’ uygulamasıyla tarikatların denetimine bırakıldığına vurgu yapan Çalık, “Ayrıca, ‘Özel Proje Uygulayan Okul’ projesi, okullara yönelik sorunları artırdı. İzmir’in köklü okullarından İzmir Atatürk Lisesi ve diğer okullar bu durumdan oldukça olumsuz etkilendi. Bu proje sayesinde bazı okullarda hangi öğretmenlerin çalışacağına Bakanlığın karar verme yetkisi verildi. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, İzmir Atatürk Lisesi’nin matematik ve coğrafya öğretmenlerini tanımıyor. Bu uygulama ile önümüzdeki dört yılda pek çok öğretmenin ne yapacağını bilemeyeceğine dikkat çekildi. Bir referans almış olsalar bile bu durumun tarifinin yönetmelikte yok. Bu projeyle, okulları tarikat ve cemaatlerin rahatça faaliyet gösterebileceği kuruma dönüştürme çabaları görülüyor. Geçmiş yıllarda da bu tür girişimlerde bulunuldu. Laik ve bilimsel eğitim kadrolarının mücadelesi ile karşılaştılar. İzmir’de 100’den fazla öğretmenin durumu belirsiz kalırken, okulların kimlikleri de değiştirildi” şeklinde konuştu.
