reklam
reklam
DOLAR41,2847% 0.06
EURO48,3999% 0.09
STERLIN55,9904% 0.24
FRANG51,7352% -0.03
ALTIN4.833,23% 0,47
BITCOIN113.631,802.405
reklam

İzmir’den Yeşil Dönüşüme Çağrı: Sürdürülebilir Binalar Uzak Değil

Yayınlanma Tarihi : Google News
İzmir’den Yeşil Dönüşüme Çağrı: Sürdürülebilir Binalar Uzak Değil
reklam

İzTV’de Nil Kahramanoğlu’nun sunduğu Mühendis Gözüyle İzmir programının konukları, Kıdemli Kentsel Verimlilik ve İklim Programı yöneticisi Dr. Özlem Bayraktar ile İMO İzmir Şube Yönetim Kurulu Üyesi Pelin Kaya oldu. Sürdürülebilir kentler için sürdürülebilir binalar yapılması gerektiği vurgulanan programda, Türkiye’de yapılan çalışmalardan bahsedildi.

İzmir’den Yeşil Dönüşüme Çağrı: Sürdürülebilir Binalar Uzak Değil

Bina sektörü ile iklim değişikliği ilişkisini anlatan Bayraktar, “Sürdürmeye çalıştığımız şey aslında insan hayatının, canlılığın devamı. Doğal kaynakları verimli kullanmak, çevreye verdiğimiz hasarı en aza indirmek, kapsayıcı ve adil politikalar üretmek sürdürülebilirliğin bir parçasıdır. Modern toplumda hayatımızın yüzde 90-95’ini kapalı alanlarda geçiriyoruz. Sadece barınma ötesinde çok daha fazla amaçları var. Ayrıca iklim değişikliğine karşı ne görüyoruz; ortalama atmosfer sıcaklıklarında artış var. Bu, toprağın, okyanusların ve denizlerin ısınmasına neden oluyor ve tüm canlı hayatını değiştiriyor. Bu sistem, mevcut olarak bir sisteme oturmuş, iklim koşullarına uyum sağlamış olarak geliştirilmiştir. Bu sistemin dışına çıktığımızda oluşacak felaketlere hazırlıklı değiliz. Ortalama sıcaklıklar arttığı gibi maksimum sıcaklıklar da artıyor ama binalarımızı buna hazırlıklı olarak tasarlamadık. Öte yandan, deprem kadar insan hayatını ve binaların yapısal dayanıklılığını tehdit eden iklim kaynaklı afetler de var. Biz bina sektörü için sürdürülebilirliği şöyle tanımlıyoruz; çevreye verilen zararların en aza indirildiği, sosyal ihtiyaçlara yanıt verebilen, sağlıklı ve konforlu yaşam alanları sunan, afetlere dirençli ve ekonomik olarak erişilebilir binalar olarak tanımlıyoruz. Burada binalardan beklentimiz çok yüksek. Bunun için hem politika, hem mühendislik hem de uygulayıcıların el ele vererek çalıştığı bir sisteme evrilmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Sürdürülebilir Binalar

‘İki Çeşit Mücadele Var’

Bina sektöründe karbonsuzlaşmanın önemli olduğunu ifade eden Bayraktar, karbonsuz bina hedefinin iki önemli unsur olduğunu söyledi. Bayraktar, “İklim değişikliğinin ana sebebi atmosfere salınan sera gazlarıdır. Bunların en önemlisi de karbondioksit gazıdır. İklim değişikliğiyle iki çeşit mücadele var; biri azaltım, diğeri uyum. Azaltımda hangi sektörde olursa olsun, sebep olunan emisyonların hangi kaynaktan olduğunu tespit ederek bunların azaltılması amaçlanır. Uyum başlığında ise, değişen iklim koşullarına hazır olup hemen cevap verebilecek şekilde direnç sağlamak gerekir. Karbonsuzlaşma dediğimiz kavram, bu binalarda özellikle ısıtma, soğutma ve aydınlatma kaynaklı emisyonların azaltılmasıdır. Bu, bina sektörü için neden önemli? Birincisi küresel politikalar yani iklim değişikliği artık bir gerçek. Türkiye de bu konuda yapılan uluslararası çalışmaların bir parçası. Özellikle Türkiye’nin imzacısı olduğu Paris Anlaşması bizim için bağlayıcı. Yani bina sektöründe bazı önlemlerin alınması zorunludur. Burada temelde yapılacak olan binanın emisyonu birkaç sebepten kaynaklanıyor. Birincisi kullanım dönemi, bir diğeriyse binanın yapım aşamasıdır. Her alanda yapılan çalışmalarla emisyonu azaltmaya çalışıyoruz. Ulusal ve uluslararası politikalar bu noktada yön göstericidir. Temelde binalarda enerji verimliliğini artırmak ve yenilenebilir enerji geçişi bina sektöründe karbonsuzlaşma denilince aklımıza gelen ilk iki kavramdır” diye konuştu.

‘Hedef 2050’

Karbonsuzlaşma için özellikle Avrupa ülkeleri tarafından ciddi çalışmalar yürütüldüğünü belirten Bayraktar, “Her sektöre yönelik özellikle bina sektörünü önceliklendirerek çalışmalar yürütülüyor. AB’nin ulaştığı nihai hedef, 2050 yılında karbon nötr bir ekonomi olmaktır. Yani kaçınılmaz emisyonlar var; ne kadar enerji verimliliğini binalarda artırırsak, yenilenebilir enerji kurulu gücü yeterince sunsak bile bu salınan emisyonları tekrar atmosferden uzaklaştırmayı hedefliyoruz. Bu, bütün binaların da karbon nötr olması anlamına geliyor. Türkiye’nin de 2023 net sıfır emisyon hedefi bulunuyor” dedi.

Karbonsuz Binalar

Türkiye Bina Sektörü Karbonsuzlaşma Yol Haritası hakkında bilgi veren Bayraktar, “Yol haritası 2023 yılında yayınlandı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile yürüttüğümüz bir proje kapsamında hayata geçti. Uluslararası bir projeydi. Değerli bir belge. Türkiye’de bina sektöründeki mevcut durumu, eksiklikleri anlatan bir belgeydi. Neler yapılması gerektiğine dair önemli bilgiler içeriyordu. Binaların yaşam döngüsü için kısa, orta ve uzun vadeleri ortaya koyuyordu. Özellikle bina sektörünün sürdürülebilirliğine katkı sunmak isteyen paydaşlar o doküman üzerinden kendilerini daha iyi konumlandırabilirler. Herkesin erişimine açık olan bu belge, özel sektör için bir zorunluluk oluşturmuyor; yalnızca yol gösterici bir doküman. Özel sektör için zorunlu olan tek şey yönetmelikler ve yasalar. Kamu kuruluşlarının özel sektöre örnek olabilmesi için zorunluluk getirilmesi planlanıyor. Bu, farkındalık oluşturmaya katkı sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.

‘Ücretsiz Bir Ağ Kurduk’

Türkiye Sürdürülebilir Binalar Ağı’ndan bahseden Bayraktar, “AB tarafından desteklenen bir proje çerçevesinde hayata geçirdik. Türkiye inşaat sektöründe çok paydaşlı bir yapı var; ancak paydaşlar arasında diyalog eksikliği bulunuyor. Herkes bildiği yöntemlerle, tanıdığı kişilerle çalışıyor. Buna bir yanıt verebilmek amacıyla kâr amacı gütmeyen bir inisiyatif olarak iş birliği platformunu hayata geçirdik. Amacı bina ve inşaat sektörünün yeşil dönüşümünü desteklemektir. Şu anda 500’ün üzerinde katılımcımız var. Bu ağ ücretsiz ve herkese açıktır. Sürdürülebilir binalar, yeşil binalar dediğimiz şey çok uzak değil. Günümüzde yaptığımız inşaat pratiklerine çok yabancı değiliz. Bilmek, doğru uygulamak ve bu konuya hevesli olmak gerekir. Bu kavramlardan korkmamalıyız. Yaygınlaşması için çaba göstermeliyiz. Bu gelecekteki kuşaklara sorumluluğumuzun bir parçasıdır” şeklinde konuştu.

Türkiye Sürdürülebilir Binalar Ağı

‘İkinci Planda Kalıyor’

Sürdürülebilirlik kavramı üzerine konuşan Kaya, “Sürdürülebilirlik, daimilik olma yeteneğidir. Sürdürülebilir bir yaşam ve şehirler için sürdürülebilir binalar inşa etmek gerekiyor. Bunun için planlarının sürdürülebilir ve multidisipliner olması gerekir. Çünkü biri eksik kaldığında nihayetinde ileride sorunlarla karşılaşabiliyoruz. Tüketim odaklı bir toplum olduk. Daha çok üretmek için tüketiyoruz; bilinçli üretim yapmıyoruz. Çevreye verdiğimiz zararın farkında değiliz. Türkiye’de yılda 550-600 bin konut üretiliyor; ancak nüfus artışı ve göç göz önüne alındığında ihtiyaç 850-900 bin konut civarında oluyor. Sürdürülebilir şehirler inşa etmek için öncelikle arzın sağlıklı yönlendirilmesi gerekir. İnşaat sektörü, maalesef yıllardır geleneksel yöntemlerle ilerliyor. Endüstri, elektrik sektörleri gibi inovasyonla iç içe olan bir sektör değil. Ranta dayalı ilerliyor. BM’nin iklim değişikliğine çözüm bulmak ve 2030 yılına kadar kalkınmayı sağlamak amacıyla belirlediği 17 hedef var. Bunlardan 11’incisi sürdürülebilir şehirlerle ilgilidir. 13’üncü madde ise iklim eylemidir. Ancak, ne kadar uyguluyoruz orası tartışılır. Şu anda binalar depreme dayanıklı değilken, sürdürülebilir binalar inşa etmekten bahsediyoruz. Bu biraz lüks görülebilir ancak iklim değişikliği nedeniyle çok ciddi sorunlar yaşıyoruz. Türkiye’nin koşulları ve artan maliyetler, bizi deprem öncelikli ve iklim değişikliğine uygun binalar tasarlama noktasında geride tutuyor. Bu konular ikinci planda kalıyor. En az depremler kadar yıkıcı olan iklim değişikliğiyle mücadele etmek ve insan sağlığını korumak için teknik uzmanlar ve politikacıların bir araya gelip sürdürülebilir şehirler inşa etmesi gerekiyor.” dedi.

reklam

YORUM YAP