

Urladam’ın kuruluş sürecini ve hedefini paylaşan sanatçı ve yazar Ercan Kesal, “Urla’ya yerleşmek ile başlayan bir hikayemiz var. İstanbul’dan sonra Urla’yı yaşam alanı seçtik. Eski bir hayvan barınağını yaklaşık iki buçuk yıl süren bir renovasyonla bu hale getirdik. Urladam, bir okul olmayı hedefliyor. Fakat klasik anlamda bir okul değil. Müfredatı, sınavı, diploması ve sertifikası olmayan, bu tür şeyleri vaat etmeyen bir yer. Çünkü iyi biliyoruz ki hayat, aslında sürekli öğrenmelerin üzerine kurulu bir düzendir. İnsan yaşamının bitmeyen bir öğrencilik olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle Urladam’ı, gelecekte kendi dinamiği ile, kendi öğrencilerinin giderek ustalaştığı ve öğretmen olduğu bir okul gibi hayal ediyorum. Biz burayı kurarak bir şey başlattık, ama sürdürülebilirliği konusunda öncelikle Urlalıların, sonra İzmirlilerin ve tüm Türkiye’nin kendisini burada var edebileceğine inanıyoruz. Buraya dair ticari bir beklentimiz yok, ancak sürdürülebilmesi açısından kesinlikle sponsor firmaların desteğine ihtiyaç var” şeklinde konuştu.
Kompakt Bir Ünite
Kesal, açıklamalarına devam etti:
“Hâlihazırda, 1200 metrekare kapalı alan içerisinde; resim galerisi, çok amaçlı tiyatro salonları, açık hava tiyatrosu, festival alanı, otel, restoran, kafe, bistro ve kütüphane bulunan kompakt bir ünite burası. Ancak anlatılanların gerçek manada hayata geçirilebilmesi için içini dolduracak insanlara ve fikirlere ihtiyaç duyuyoruz. {siteDomain}’ye bu konuda bize omuz verdikleri için teşekkür ediyorum.”
“Kültürel Hafıza”
“Yapmaya çalıştığımız şey; Urladam’ın sineması, kültürel örnekleri ve sanatsal faaliyetleriyle tanınan bir yer olması ve bunun sadece yerel düzeyde kalmaması” diyen Kesal, şöyle devam etti: “İzmirliler için bir çekim merkezi olmasının yanı sıra uluslararası bir niteliğe de kavuşmasını hedefliyoruz. Burada hayal edip gerçekleştirdiğimiz tüm etkinlikleri kayıt altına alıyoruz. Yani etkinliklere bir şekilde katılamasanız bile Urladam’ın web sitesi ve YouTube kanalından geçmişte yapılan tüm etkinliklere ulaşabilirsiniz. Bu şekilde buranın kendine ait bir kültürel hafızasının da oluşmasını sağlıyoruz.”
“Bütün İlklerim İzmir’dedir”
1977-78 yıllarında, 19 yaşında ilk görüşte aşık olduğum bu şehre bir vefa borcum var. Ben İzmir’e aşık olarak ilk gençliğimi yaşadım ve tüm ilklerim İzmir’dedir. Bu yüzden kendimi bu kentin bir parçası, bir evladı olarak gördüğüm için ne yapsam değerli diye düşünüyorum.