reklam
reklam
DOLAR39,2319% 0.31
EURO44,5842% -0.09
STERLIN52,9465% -0.1
FRANG47,6643% 0.31
ALTIN4.152,67% -0,47
BITCOIN106.142,86-1.351
reklam

Levent Üzümcü: İlkelerimize sahip çıkmalıyız, omuz omuza güçlenmeliyiz

Yayınlanma Tarihi : Google News
Levent Üzümcü: İlkelerimize sahip çıkmalıyız, omuz omuza güçlenmeliyiz
reklam

Çeşme Halk Temsilcileri Meclisi, 24-25 Mayıs tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirilen Cumhuriyetçiler Kurultayı’nın ardından, bugün Çeşme STK Merkezi’nde “Görevlerimiz” temalı bir söyleşi organize etti. THTM Kurucu Üyesi Levent Üzümcü ve THTM YK üyesi Emel Diril’in konuşmacı olarak katıldığı etkinlikte, “Cumhuriyet Yeniden Nasıl Kazanılır?” sorusuna cevap arandı. Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi, 24-25 Mayıs tarihlerinde Ankara’da çok sayıda akademisyen, gazeteci, siyasetçi ve yurttaşın katılımıyla Cumhuriyetçiler Kurultayı’nı gerçekleştirmişti. Toplantıda, Cumhuriyet’in nasıl kaybedildiği, laikliğin yeniden inşası, ülkenin emperyalizmden nasıl kurtulacağı ve ekonomide halk egemenliğinin nasıl sağlanacağı gibi konular beş oturumda tartışılmış, beşinci oturumda ise ileride yayımlanmak üzere sonuç bildirgesi üzerinde değerlendirmeler yapılmıştı.

Neden ilkeli bir siyasete ihtiyacımız var?

Hafta sonu gerçekleşen kurultayın ardından, bugün Çeşme Halk Temsilcileri Meclisi “Cumhuriyetçiler Kurultayının Ardından-Görevlerimiz” başlıklı söyleşi düzenledi. THTM Kurucu Üyesi Levent Üzümcü ve THTM YK üyesi Emel Diril’in katıldığı etkinlikte ilk sözü Emel Diril aldı. Diril, Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi’nin hangi ihtiyaçlar doğrultusunda kurulduğunu ve temel ilkelerini vurgulayarak konuşmasına başladı, ardından neden ilkeli bir siyasete ihtiyaç duyulduğunu da açıkladı.

Laiklik mücadelesi, bağımsızlık mücadelesi verilmeden verilemez

Diril, sözlerini şöyle sürdürdü: “Seçilen milletvekilleri mecliste oy kullanmaya gitmediği zaman, parti grup toplantılarında oylamadan geçmiş bir yasaya karşı olduklarını söylemelerini inandırıcı ve samimi bulmuyoruz. Şu an laiklik yalnızca belirli günler ve haftalarda hatırlanan bir ilke durumuna geldi. Bizler laikliğin sadece bir yaşam tarzı tercihi olarak görülmesine karşıyız. Siyasi iktidarın eğitimde uyguladığı dinselleşme atakları devam ederken, temel ihtiyaçlara yönelik boşlukları tarikatlar ve cemaatler doldurmaktadır. Yerel düzeyde bizlere sunulan siyasetin “kirli bir ortaklık” şeklinde devam ettiğini gözlemliyoruz. Çiğli’de Süleymancılar tarikatına ait bir yurt inşa ediliyor. Çiğli Belediyesi, 2020 yılında bu yurt için ruhsat vermiş. Karabağlar’da ise büyük bir İsmailağa cemaati tarafından kaçak bir yurt yükseliyor. Tarikat-sermaye ilişkisi, ülkenin dört bir yanını sarmış durumda. Emekçileri, işçileri, toplumu ne kadar dinselleştirirseniz, o kadar daha rahat sömürülebilirsiniz. Laiklik mücadelesi, bağımsızlık mücadelesi verilmeden gerçekleştirilemez.”

Yeni Osmanlıcı bir paradigma da topluma kabul ettirilmeye çalışılıyor

Diril, konuşmasına şu şekilde devam etti: “Bugün Kürt sorunu üzerinden tartışılan fetihçi, Yeni Osmanlıcı bir paradigma toplumumuza kabul ettirilmeye çalışılıyor. Bizler, bu ülkenin aydınlanmacı, ilerici, sosyalist, cumhuriyetçileri olarak, ülkeyi emperyalizmin müdahalesine açık hale getiren her türlü emperyalist projeye karşı duruyoruz. Ülkedeki Türk, Kürt ve diğer etnik gruplara ayrım yapmadan, yoksul emekçilerin sorunlarını dile getirenler, Lozan’ı tartışmaya açanlar ve Kürt sorununu Cumhuriyet yüzünden olduğunu söyleyenlerin gerçekleri anlatmadığını her fırsatta vurgulamakla görevliyiz.” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Varlığımızı güçlendirmenin tek yolu bir araya, omuz omuza gelmek

Diril’in ardından sözü THTM Kurucu Üyesi Levent Üzümcü aldı. Üzümcü, “Burada toplanan herkesin ülkemize karşı duyduğu kaygı ve istek benzer; biz neler yapabileceğimizi tartışmalı ve güçlendirmeliyiz.” dedi. 20 yılın sonunda kaybedilen şeyin, karşılıklı ilişkiler olduğunu vurgulayan Üzümcü, “Türkiye, Soğuk Savaş’ın etkisiyle milliyetçi ve muhafazakar bir çizgiye kaydı. Sol hareketin yükselişi sırasında, dönemin ilerisinde veya gerisinde olanlar, birlikte hareket etmek yerine devletin kışkırtmalarıyla düşman hale getirildiler ve kimin kim olduğunu bilmeyen bir toplum oluşturuldu. Bu ilkesizliktir ve ilkelerimize sahip çıkmalıyız.” ifadesini kullandı. Üzümcü, “Ülkede yaşayan herkesi bir görmek, herkesi eşit saymak ilkesiz bir tutumdur. Bizlere oy vermeyenleri vatanını sevmeyenler şeklinde damgalamak, büyük bir yanılgıdır. Bizler, komünistler bu zihniyetle savaş veriyoruz. Varlığımızı güçlendirmenin en etkili yolu, bizim gibi olanlarla yan yana, omuz omuza gelmekten geçiyor.” dedi. Üzümcü, “Toplumun Soğuk Savaş’tan kalan en büyük travması, komünistleri düşman gibi görmesidir. Bu algı artık yıkılmalı. Onların yarattığı sistem çöktü. Kapitalizm kendini siyasi ve ekonomik olarak yenileyemez hale geldi; bizler bir araya gelmeli ve bunun karşısında durmalıyız.” sözleriyle söyleşiyi tamamladı. Söyleşi, soru, cevap ve katkılarla sona erdi.

reklam

YORUM YAP