21 Aralık Kooperatifçilik Günü vesilesiyle basın açıklaması yapan İzmir Köy Koop Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Neptün Soyer, Birleşmiş Milletler'in 2025'i Kooperatifçilik Yılı olarak ilan ettiğini hatırlattı. Kooperatifçiliğin “ekonomik demokrasi”nin en etkili araçlarından biri olarak yeniden değerlendirildiğini belirten Soyer, “Kapitalizmin insanlığı sürüklediği karanlık yolda fren olabilecek en önemli direniş noktası kooperatifçiliktedir.” sözlerini kullandı.
“EŞİTSİZLİK GÜVENLİĞİ TEHDİT EDİYOR”
Dünya genelinde artan ekonomik eşitsizlik ve gelir dağılımındaki adaletsizliklerin ulusal istikrarı tehdit eder hale geldiğine dikkat çeken Soyer, “Sermayenin tekelleşmesi ve refahın giderek daha küçük bir kesimin eline geçmesi ancak kooperatifleşmeyle dengelenebilir. Birleşmiş Milletler’in 2025 yılını Kooperatifçilik Yılı olarak belirtmesi, tesadüfi ya da keyfi bir durum değildir. Halkın üretim sürecinin öznesi haline gelmesi ve dayanışma içinde örgütlenmesi, kooperatifçilikle mümkün hale gelir. Bu model, tüm ekonomik sektörlerde uygulanabilirken, üretim süreçlerinin denetlenmesine ve iyileştirilmesine yönelik tüketici kooperatiflerine de zemin hazırlayabilir.” diye konuştu.
“DİRENİŞİN ANAHTARI KOOPERATİFÇİLİK”
Kapitalizmin insanlığı tehlikeli bir yola sürüklediğini savunan Soyer, “Buna karşı koyabilecek en önemli direniş noktası kooperatifçiliktir. Türkiye, bu noktada avantajlı bir ülke. Geçmişi imece ve ahilik gibi köklü başarı hikayelerine dayanan kooperatifçiliğin yeniden canlanması birçok ülkeye kıyasla daha kolay olabilir. Paylaşma, dayanışma ve kolektif karar alma kültürü kooperatifçilikle şekillenirken, İzmir, Türkiye’nin kooperatifçilikteki en başarılı ve güçlü şehirlerinden biridir. 1971 yılında kurulan tarımsal kalkınma kooperatiflerinin çatı kuruluşu İzmir Köy Koop Birliği, çiftçiye, toprağa, suya ve gıdaya sahip çıkmak için büyük bir kurumsal yapı sunmaktadır.” ifadelerini kullandı.
KOOPERATİFLER İÇİN DESTEK ÇAĞRISI
Kooperatifçiliğin, sadaka ekonomisinin bir aracı olarak algılanmaması gerektiğini vurgulayan Soyer, “İktidarlar ve yerel yönetimler kooperatifleri yalnızca vitrin süsü olarak görmemelidir. Yalnızca konuşmakla kalmayıp, pratikte de desteklenmeleri gerekir. En uzun gece olarak bilinen 21 Aralık’ın aydınlık günlerin habercisi olması için; masa başında değil, sahada mücadele veren kooperatiflere destek verilmelidir. Bu destek, hem iktidarların hem de yerel yönetimlerin sorumluluğundadır.” dedi.
“YEREL YÖNETİMLER İŞ BİRLİĞİ YAPMALI”
Yerel yönetimlerin ihtiyaçların ve sorunların bölgesel farklılıklar göstermesi nedeniyle kritik bir rol üstlendiğini belirten Soyer, “Yerel yönetimler, bulundukları bölgelerdeki kooperatiflere eşit mesafede durmalı ve adil bir destek vermelidirler. Kooperatifler ve birliklerle birlikte hareket ederek krizlere karşı etkili çözümler üretebiliriz. Bu bilinçle kooperatifçilik, yalnızca bir ekonomik model değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi olarak toplumsal barış ve adaletin sağlanması için de önemli bir rol oynayacaktır.” ifadelerini kullandı.
