

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, düzenlediği “İzmir Kent Sorunları ve Çözüm Önerileri Kolokyumu”nun sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı.
İZMiR’DE DEPREM MASTER PLANI ŞART
Şube binasında gerçekleştirilen basın toplantısında sonuçlar İzmir kamuoyuyla paylaşılırken, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Koray Çetin Önalan, İzmir'in depreme dayanıklı hale getirilmesi için gerekli adımları şu şekilde açıkladı: “8500 yılı aşkın, kesintisiz bir yerleşim alanı olarak İzmir, birçok yıkıcı tarihsel depremler yaşamıştır. Son yıllarda gerçekleştirilen jeolojik çalışmalar, İzmir'de aktif fayların bulunduğunu ve bunların stres biriktirdiğini ortaya koymaktadır. İzmir sınırları içinde birçok fay, deprem üretme potansiyeline sahiptir. İzmir'i depreme hazırlamak için öncelikle acil olarak 'Deprem Master Planı' oluşturulmalıdır. Bu plan, yalnızca teknik konulara odaklanmamalı; özel gereksinimli bireyler, kadınlar, çocuklar ve kent yoksullarının sorunlarını da dikkate almalıdır. Deprem risk yönetimi, teknik, ekonomik, sosyal ve kültürel boyutlarıyla ele alınmalıdır. İzmir gibi fayların bulunduğu bölgelerde depreme hazırlık aşamasında, teknik, hukuki ve idari engellerin aşılması için 'fay yasası' çıkarılmalı ve buna uygun bir kentsel planlama gerçekleştirilmelidir.

FAY HATLARI ÜZERİNDE YAPILAŞMAYA DİKKAT EDİLMELİ
İzmir’in jeolojik ve jeoteknik koşullarına uygun, bilimsel temellere dayalı bir imar anlayışının geliştirilmesi gerekmektedir. Rant baskısına boyun eğmeksizin, deprem riskine duyarlı planlama yöntemleri uygulanmalıdır. 30 Ekim depreminin hatırlattığı gibi, yapılaşmaya izin verilmeyecek alanların, yapı stoğu için ayrılmaması gerekmektedir. Fay hatları üzerinde ve uygun olmayan zemin koşullarında yapılaşmanın sonuçları dikkate alınmalı; bu yanlışa devam etmenin sonuçları yalnızca karar vericileri değil, tüm kenti etkileyecektir. İzmir’i depreme dayanıklı hale getirmek için merkezi ve yerel yönetimlerin bu önlemleri ivedilikle alması gerekiyor.

YIKILAN BİNALAR ASBEST TEHLİKESİ TAŞIYOR
İzmir’in sağlıklı ve dirençli bir yapıya kavuşturulması için tıbbi jeolojik risklerin belirlenmesi ve önlemlerin zaman kaybetmeden uygulanması gerekiyor. Bu bağlamda İZMİR İRAP kapsamında yürütülen “Jeomedikal Risk” eylemlerinin hızla tamamlanarak elde edilen verilerin mekansal planlama süreçlerine entegre edilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca, jeolojik çevrenin doğru bir şekilde incelenmesi ve jeolojik süreçlerin insan sağlığı üzerindeki etkileri, yerel yönetimlerin öncelikli gündem maddelerinden biri olmalıdır. Kentsel dönüşüm sırasında ya da afet sonrası yıkımlarda, asbest ve ağır metal içeren tozların yayılması halk sağlığı açısından ciddi riskler taşımaktadır. Bu nedenle, yıkım yönetmeliği çerçevesinde jeoloji mühendislerinin denetim süreçlerine dahil edilmesi gerekmektedir. Kentsel jeokimya haritaları ve tıbbi jeoloji bilgi sistemleri oluşturulmalıdır.



