reklam
reklam
DOLAR39,9584% 0.32
EURO47,0584% 0.42
STERLIN54,8401% -0.17
FRANG50,0544% 0.52
ALTIN4.200,55% -1,30
BITCOIN107.670,130.27
reklam

TÜRK Harb-İş İzmir Başkanı: Savunma işçisi nefes almak istiyor

Yayınlanma Tarihi : Google News
TÜRK Harb-İş İzmir Başkanı: Savunma işçisi nefes almak istiyor
reklam

İzTV’de yayınlanan Nil Kahramanoğlu ile Gündem Özel programının konuğu Türk Harb-İş Sendikası İzmir Şube Başkanı Selim Ulusoy oldu. Savunma sanayisinde çalışan işçilerin Kamu Çerçeve Protokolü sürecine dair düşüncelerini paylaşan Ulusoy, taleplerini ifade etti.

İzmir'deki tersanelerin durumuna dair bilgi veren Ulusoy, “İzmir’deki tersanelerde 600 çalışan mevcut, şu anda yeni inşa yerine gemilerin onarımlarını gerçekleştiriyorlar. Ancak, komutanlığın talebi doğrultusunda burada yeni bir inşa sürecinin başlamasını istiyoruz. Bunun için ise altyapı ve personel desteğine ihtiyaç var.” dedi.

Sektörü terk ediyorlar

Çalışanların yaşadığı zorlukları dile getiren Ulusoy, düşük maaşların sektörden kopuşları artırdığını belirtti. Ulusoy, “Sorunlarımız pandemi döneminde gün yüzüne çıktı. Eskiden tersanelere girmek için uzun bekleyişler olurdu. Şimdi başvurular oldukça azaldı. Kazanan arkadaşlar, alacakları maaşı duyunca feragatname imzalayarak işe gelmiyor. Gelenler de 3 aylık deneme sürecinde İzmir’de geçinemeyeceklerini görünce istifa ediyorlar. 2023 yılı itibarıyla emeklilik ve istifalarla 7 bin arkadaşımız sektörden ayrıldı. Sektörde ortalama 40 bin lira maaşlar alıyoruz. İkramiyeler mevcut ama saat başı ödeniyor ve bu da maaşlarla birleştirildiğinde 47-48 bin lira seviyesine çıkıyor. Yani, gelen ikramiyelerin etkisi sınırlı kalıyor. Tersanelerde, sahil güvenlik ve askeri fabrikalarda çalışmak bir zamanlar ayrıcalıklıydı ama artık bu durum yok. Bu sektörde vakıf şirketlerinde çalışanlar 80-90 bin lira maaşlarla işe başlıyor ve ayrıca vergiden muaf tutuluyorlar. Fazla mesailerini de göz önünde bulundurursak, durumumuz oldukça kötü. Eğer mevcut sözleşmede istediğimiz rakamlar çıkmazsa, çalışanlarımızı sektörde tutamayacağız ve savunma sanayi daha fazla zarar görecek.” şeklinde konuştu.

Odaklanmakta zorlanıyoruz

Savunma sanayisinde çalışanların kritik öneme sahip işlere imza attığını ifade eden Ulusoy, “Askerin yediği ekmekten giydiği kıyafete, elindeki silah, hava, deniz ve kara araçları bakımına kadar aklınıza gelebilecek her alanda arkadaşlarımız bakım, onarım ve modernizasyon işlemleri yapıyor. Orduya her zaman ihtiyaç olmayabilir, ama ihtiyaç duyulan bir günde hazır olmadığımızda ülke için büyük sıkıntılar doğabilir. Biz her zaman ülkemizin yanındayız fakat bu maaşlar düzeltilmedikçe, insanlar işlerine odaklanamadığı bir gerçek.” dedi.

Vicdanınız hiç sızlamadı mı?

Kamu Çerçeve Protokolü’nün detaylarına ilişkin Ulusoy, “Taban ücretin bin 800 liraya çıkarılması, yüzde 50 zam ve ikinci 6 için yüzde 10 refah payı talep ediyoruz. İlk üç ay boyunca bu taleplerimize hiçbir yanıt verilmedi. Önceki gün yalnızca yüzde 17 zam teklifi aldık. Bunun zam olarak adlandırılamayacağını, enflasyon oranı olduğunu vurgulamak gerekiyor. Bu, kabul edilemez bir tekliftir. Hiç mi vicdanınız sızlamadı? Bir savaş durumunda petrole 12 günde 10 lira zam geldi. Petrolle ne alaka diyorlar? Yediğim ürün, giydiğim kıyafet, ulaşım aracı her şey petrole bağlı. Bu teklifler asla kabul edilemez. Türk-İş, yoksulluk sınırını 81 bin 734 lira olarak açıkladı. Böyle bir rakam belirlendiyse, sözleşmenin de bu rakamlara uygun bitirilmesi gerekiyor. Yoksulluk sınırının üzerinde bir sözleşme yapılırsa, insanlar rahat bir nefes alabilir. Talep ettiğimiz şeyler bu kadar da fazla değil. Enflasyona dayalı sistemde ‘aşan kısım’ artık gündemden kaldırılmalı. Lüks talepler bir yana, artık nefes almak istiyoruz. Ay sonunu görebilmeyi talep ediyoruz.” dedi.

Alanlarda aktif olalım

Grevin yasak olduğu bir sektörde dahi mücadelelerden geri adım atmayacaklarını vurgulayan Ulusoy, “80 darbesi ile savunma, sağlık ve enerji sektörlerindeki grev yasaklarına dahil olduk. Bu zamana kadar böyle bir şeye ihtiyaç hissetmedik. Aldığımız maaşlar bizi memnun ediyordu. Yaklaşık 5 yıllık süreçte yaşadığımız sıkıntılar nedeniyle grevi düşünmeye başladık. Yasal süreçleri, arabulucu sürecini tamamladık. Yüksek Hakem Kurulu’na raporlar iletildi ve şu anda mücadelemizi sürdürüyoruz, eylemlere katılıyoruz. Bu süreci istemiyoruz çünkü yüksek hakemin işçi sınıfına iyi niyetle yaklaşacağına inanmıyorum. Daha düşük bir oranla sonuçlanma ihtimali oldukça yüksek. 1 Temmuz ve 3 Temmuz’da Türk-İş öncülüğünde basın açıklamaları gerçekleştireceğiz. Tüm arkadaşlarıma çağrımdır; hepimiz alanda yer alalım. Sesimizin ne kadar gür çıkarsa, muhataplarımız bizi o kadar dikkate alacaktır.” ifadelerini kullandı.

reklam

YORUM YAP