Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Avrupa Sosyalist Partisi AB Zirvesi Liderler Hazırlık Toplantısı'na katıldı. Brüksel'de gerçekleşen toplantıda konuşan CHP lideri, Avrupalı sosyalist siyasetçilere hitap etti. Özel'in gündeminde, CHP'ye yönelik artan baskılar yer aldı.
Özel'in konuşmasında dikkat çeken ifadeler şunlardır:
“İsrail ile örtülü ve gizli yapılan ticareti ifşa ediyoruz. Hükümet üzerinde yoğun bir baskı kurmaya çalışıyoruz. Bu baskılar, hükümetin üzerinde etkili olmamakla birlikte, Filistin dostu olarak oy veren seçmenlerde farkındalık ve siyasi tepkiye yol açmaktadır. Ülkemizde demokrasi, halk iradesi ve partimiz üzerindeki saldırılar yeni bir boyuta ulaştı. Demokratlar arasındaki dayanışmanın önemi büyüktür. Türkiye’deki otoriter yapılar artış göstermekte ve bu durum devam etmektedir. Bölgemizde ise yeni çatışmaların patlak verdiğini görmekteyiz. Demokrasi ve adalet ciddi bir tehdit altındadır. Parti liderleri, siyasiler, belediye başkanları, gazeteciler ve öğrenciler hakkında keyfi yargı süreçleri yürütülmekte ve tutukluluk durumu, istisna olmaktan çıkıp genel bir hal almıştır.
Cumhurbaşkanlığı adayımız Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanlığı ilan edildiği gün tutuklanmış ve Silivri Cezaevi'ne konulmuştur. Kendisiyle birlikte belediye başkanlarımız da cezaevindedir. 18 Mart'ta Cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu'nun üniversite diploması, 31 yıl sonra iptal edilmiştir. 19 Mart’ta diploma iptalinin ardından gözaltına alınmış ve sonrasında tutuklanarak cezaevine konulmuştur. Bu durumu '19 Mart darbesi' olarak nitelendiriyoruz.”
“Erdoğan, Türkiye'nin sahibi gibi davranıyor”
“Her hafta sonu büyük şehirlerde büyük protesto mitingleri düzenlemekteyiz. Bu süreçte PES Başkanı ve yöneticilerine Türkiye’ye verdikleri destek için teşekkür ederiz, ancak Erdoğan'ın uluslararası toplumdan AB ülkelerinden hissetmesi gereken baskının sadece yüzde 10'unu bile hissettiğini söylemek yanlış olmaz. Erdoğan şu anda Türkiye'nin sahibi gibi davranmakta, Avrupa'nın güvenlik endişelerini kendi menfaatine yönetmektedir. Türkiye'de yüzde 51 ile seçildiği pozisyonda, son yapılan anketlerde oy oranı yüzde 30'un altına düşmüştür. CHP ise son seçimlerde birinci parti olmuş ve anketlerde oy oranı yüzde 41’lere çıkmıştır.
Ne yazık ki Avrupa’daki liderler, Erdoğan’ı alternatifsiz görüp ona böyle bir hissiyat yaşattıkları için onu iç politikada avantaj olarak kullanmaya devam etmektedir. İçinde bulunduğumuz konjonktürde hepimizin güvenlik endişesi taşımaları son derece doğal bir durumdur; fakat burada çok hassas bir nokta bulunmaktadır. Güvenlik endişelerini sağcılar gibi dile getirip, onlarla birlikte bunu gündeme taşımak zorundayız. Aksi takdirde, bize çekilmek istedikleri çukura düşmüş oluruz. Güvenlik endişelerinin yüksek sesle dile getirildiği her yer otoriter yapıların güçlenmesine neden olmaktadır.”
“Türkiye, AB'nin saygın bir ortağıdır”
“Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin sığınmacı ve güvenlik ekseninde ele alınmasını doğru bulmuyoruz. Türkiye, Erdoğan iktidarından ibaret değildir. Partimiz birinci partidir ve iktidar değişimi yalnızca bir zaman meselesidir. Türkiye ve AB'nin demokrasi geleceği birbirleriyle doğrudan ilişkilidir. CHP olarak, Türkiye’nin demokratik, askeri açıdan güçlü olmasını ve AB ile savunma ilişkilerini geliştirmeyi destekliyoruz. AB değerlerinin yok sayıldığı bir ortamda, sığınmacılar üzerinden pazarlık yapmak, güvenlik konusunu al-verci şeklinde ele almak hem Türkiye'nin hem de AB'nin menfaatlerine hizmet etmeyecektir. Türkiye, AB’nin saygın bir ortağıdır ve asla dışlanmamalıdır. Türkiye’yi demokrasi ve hukuk zeminine davet etmelidir, zira halkımızın yüzü Avrupa’ya dönüktür.
Vize sorunlarının mutlaka çözülmesi gerekmektedir. Biz AB'ye tam üyeliği hedefleyen bir partiyiz. Bu konudaki en önemli adımlar CHP iktidarında veya ortağı olduğu iktidarlarda gerçekleştirilmiştir. Kopenhag kriterlerini hayata geçirme stratejimiz bulunmaktadır. Kardeş partilerimizin desteği bizler açısından büyük önem taşımaktadır.”
